18 Mayıs, 2023
Müdahale, Temsiliyet, Grafiti
Müdahale, Temsiliyet, Grafiti
Eren Can Altay | Ed. Derya Çağlağan
Grafiti sanatı, modern anlamdaki ilk figürü olan Cornbread’den (Darryl McCray: Modern anlamda ilk grafiti sanatçısı) sonra farklı dönüşümler geçirmiş olsa da temellerini ve arkasındaki düşünceyi hala korumaya devam ediyor. Öyle ki vandalizm ile ilişkilendirilen ismini sanat camiâsına kabul ettirmeyi çoktan başardı. 1960-70’li yılların hip-hop kültürü ile doğan ve kamusal alanlara özel adlar ve rumuz yazıları ile başlayan akım günümüzde şehir mekânını, bir tuvalin yerine koyarak mural sanatını öncülemiş ve sanatın beyaz duvarlar arasındaki fildişi kulesine meydan okumaya cüret etmiştir. Şüphesiz ki, bu başkaldırının ana sahnesini, sanatın ardındaki güçlü ekonomik bağları inceltebilecek alternatif mekânlar ve kent peyzajı oluşturmuştur.
Geleneksel resim sanatı, mekânı yaratılan görselin bir kompozisyonu olarak resmetmeye alışmıştı. Mekân, perspektif ile derinleşen ve tuval üzerin objelerin birbirleri arasındaki hiyerarşisini belirleyen bir altlık olarak ele alınıyordu. Ressamın mekânı ise doğal olarak atölyesiydi. Ancak empresyonistlerin tuvallerini alıp kent sokaklarını atölyelerine dönüştürmeleri geleneksel resim sanatında dönüştürücü bir rol oynadı. Yalnızca üretim alanındaki bu değişimin eser üzerindeki yansıması bile resim sanatının yeniden ele alınmasına yetmişti. Şehir atölyeye dönüşmüş, sanatın gözü farklı bakmayı öğrenmişti. Peki ya atölye gibi tuval de şehrin kendisi olursa neler olurdu?
Tuvaldeki bu değişim, yalnızca sanat anlamında bir değişim yerine daha temel anlamda, sanata içkin olan kavramların değişmesine sebep oldu. Kent mekânının kullanılabileceğinin farkına varılması artık galeri-sergi-küratör diktasına karşı ekonomik bir özgürlük yaratıyordu. Kamusal mekânın alternatifliği, elitist yaklaşımların ekonomik temellerini tersine çevirebilmekte ve farklı temsiliyetlerin oluşmasına ön ayak olmaktadır. Kent mekânında yapılan ve herhangi bir izin ya da ekonomik birikim gerektirmeyen grafiti sayesinde, kentte sanatçının görünürlük kazanması ve kendisine bir temsil sahnesi kurması olanaklı hale geldi. Galerilerin sanat anlayışını benimsemek istemeyen ve sanatın özgürlükçü tarafında kalmak isteyen sanatçılar için kamusal alan mükemmel bir zemin oluşturur. Bu mekânlar, yarattıkları niş bölgeler ile “normal” olan sanat tarzına alternatif formlar üretebilirler. Dönemince kabul görmeyen farklı çizim tarzlar ya da görsel üretimler, kamusal alanın özgürlüğü ve anonimliği içerisinde temsiliyet hakkı kazanırlar.