Eda Çamlı | Ed. Murat Kadaş
35. Uluslararası Şile Bezi Kültür ve Sanat Festivali
Türkiye’nin en eski festivallerinden biri olan ve Şile Belediyesi'nin düzenlediği Uluslararası Şile Bezi Kültür ve Sanat Festivali, bu yıl 29 Temmuz'da kapılarını açıyor. Adını, bölgenin ekonomik ve sanatsal altyapısının temelini oluşturan coğrafi işaretli Şile Bezi’nden alan festival, 35. kez düzenleniyor.
Festival, 29 Temmuz - 11 Ağustos tarihleri arasında Şile’nin farklı noktalarında ve Ağva’da gerçekleşecek. Etkinlikler arasında Haldun Dormen, Müjdat Gezen, Mustafa Alabora ve Cemil İpekçi gibi ustaların söyleşileri; “Bir Baba Hamlet” oyunu; Sıla, Melek Mosso, Can Bonomo, Buray, BaBa ZuLa, Volkan Konak, Sena Şener, Atiye, Gazapizm, Zeynep Bakşi Karadağ, Erdal Erzincan ve Ece Dağıstan & Jamal Aliyev konserleri; uluslararası dans gruplarının gösterileri; Şile Bezi defileleri; sergiler ve atölyeler bulunuyor.
Şile’nin kültürel değerlerini ve mirasını korumayı ve tanıtmayı amaçlayan festival, yerel halkın ekonomik ve sosyal yaşamına katkı sağlamayı hedefliyor. Uluslararası katılımcıları da ağırlayacak olan festival, yerel geleneklerin ve el sanatlarının korunmasını, toplumsal farkındalığın artırılmasını ve yeni kültürel ifadelere imkan sağlamayı amaçlıyor.
Fotoğraf silebezifest resmi web sitesinden alınmıştır.
Aykırı İşler
Bozlu Art Project Mongeri Binası, Türk sanatının bilinen değerli sanatçılarının, bilinmeyen işlerine odaklanan “Aykırı İşler” isimli sergiye ev sahipliği yapıyor. Küratörlüğünü Oğuz Erten’in üstlendiği sergi, sanatçıların daha az bilinen veya içerik anlamında yeniden aykırı okumalara açık işlerine odaklanıyor. Sergi, 31 Ağustos'a kadar ziyaret edilebilir.
Sergide Halil Akdeniz, Ercan Akın, Ali Alışır, Özdemir Altan, Cihat Burak, Server Demirtaş, Sinan Demirtaş, İnci Eviner, Murat Germen, Can Göknil, Meriç Hızal, Tülay İçöz, Balkan Naci İslimyeli, Kazım Karakaya, Nur Koçak, Gamze Taşdan ve Ömer Uluç gibi birçok değerli sanatçının izleyiciyi şaşırtabilecek özellikli yapıtlarına yer veriliyor. Bu sergi, sanat tarihine bilinen klişelerin dışında bakma ve okuma imkanı sunarak, yeni ve alternatif bir sanat tarihi yazımının mümkün olduğunu ortaya koyuyor ve yeni düşünce biçimlerine yol açmayı hedefliyor.
Sanatın bir laboratuvar alanı, sanatçının ise bir bilim insanı gibi sürekli ve yeniden deneyen biri olduğunu düşünürsek, arzu edilen sonucu bulmak için yapılan araştırmalarda ortaya çıkan “Aykırı İşler” sanat tarihi için büyük bir önem taşıyor. Bu aykırı işlerin devam etmesi durumunda sanatın nereye gidebileceği konusu ise işin asıl zihinsel doruk noktası oluyor. Aynı zamanda “Aykırı İşler”, sanatçının üslubunu bulması için ne kadar çok deneme ve emek verdiğinin de bir göstergesi. Thomas Edison’un “Dehanın yüzde biri ilham, yüzde doksan dokuzu terdir” sözü, süreci çok iyi özetliyor.