9 Aralık 2024 Pazartesi

Zamansız Eserler, Sonsuz İlhamlar

Eda Çamlı  |  Ed. Seda İstifciel

Haftalık Sanat Haberleri (9 Aralık-16 Aralık) :

Sunum Odası

Pilevneli Galeri, sanatın zaman ve mekânla ilişkisine yeni bir perspektif sunan “Sunum Odası” adlı karma sergiye ev sahipliği yapıyor. Farklı disiplinlerden ve kuşaklardan sanatçıların eserlerini bir araya getiren sergi, galerinin Dolapdere’deki mekânında Aralık ayı boyunca sanatseverlerle buluşacak. 

Sergi, galerinin tüm katlarına yayılarak mekânsal sınırları aşıyor ve sanat nesnesinin üretim, sergilenme ve depolanma biçimlerine dair hibrit bir yaklaşım sunuyor. :mentalKLINIK, Bora Akıncıtürk, Nevin Aladağ, Refik Anadol, Hüseyin Çağlayan, Daniel Knorr, Arik Levy ve daha birçok sanatçının eserlerinden oluşan seçki, hem geçmişte sergilenmiş hem de daha önce izleyiciyle buluşmamış çalışmaları içeriyor. 

Sergide yer alan eserler, başlangıçtaki anlamlarını genişleterek zamansız potansiyellerini vurguluyor. Daha önce sergilendikleri dönemin izlerini taşıyan çalışmalar, yeni bir bağlamda yeniden görünür hâle geliyor. Eserlerin sergileniş biçimi ise geleneksel yöntemlerle depolama pratiklerini harmanlayan yenilikçi bir düzenleme ile izleyiciyi sanat nesnesiyle farklı bir etkileşime davet ediyor. Sunum Odası, düzenli aralıklarla değişen eser yerleşimleriyle sergi mekânına dinamik bir kimlik kazandırıyor. Bu düzenleme, ziyaretçileri serginin katmanlarını keşfetmeye yönlendirirken, galerinin sergileme ve deneyimleme alanlarını genişletiyor. 

Sanatın zaman, mekân ve anlam ile ilişkisini yeniden düşünmeye davet eden “Sunum Odası” sergisi, 28 Aralık 2024 tarihine kadar Pilevneli Galeri Dolapdere’de sanatseverleri bekliyor. 


*Görsel, pilevneligallery resmi Instagram hesabından alınmıştır. 

Beygir Gücü 

Rahmi M. Koç Müzesi, 30. yılını, atın ve otomobilin tarih boyunca insan yaşamındaki izlerini ele alan "Beygir Gücü" sergisiyle kutluyor. M.Ö. 2. yüzyıldan günümüze uzanan bu özel seçki, sanat ve mühendisliği bir araya getirerek "beygir gücü" kavramını yeniden yorumluyor. 

Sergi, 10 Haziran 2025’e kadar ziyaret edilebilir. “Rahmi M. Koç Koleksiyonu’ndan At Figürleri” başlıklı bölümde, dünyanın farklı coğrafya ve kültürlerinden gelen yaklaşık bin eser sergileniyor. Bu bölüm, antik çağlardan modern döneme kadar sanatın en güçlü simgelerinden biri olan at figürüne odaklanıyor. Çin ve Tayland seramiklerinden Fransız ve İngiliz atlıkarınca figürlerine, Uzakdoğu kukla tiyatrolarından binicilik kıyafetlerine kadar zengin bir seçki sunuluyor. Küratör Serra Kanyak, bu bölümü şöyle anlatıyor: 

“At, güçlü ve çevik yapısıyla yalnızca ulaşım ve taşıma ihtiyacını karşılamakla kalmamış, sanatta da insanlık tarihinin en önemli objelerinden biri olmuştur.” 

Serginin “Rahmi M. Koç Müzesi’nden Otomobil Hikâyeleri” adlı ikinci bölümü ise 19. yüzyıldan bugüne otomobilin mühendislikteki evrimine odaklanıyor. Türk mühendisliğinin sembollerinden Anadol, 1881 yapımı Benz Tricycle, 1918 Ford Model T ve 1990 Dodge Viper gibi efsanevi modeller, otomobil tarihine ışık tutuyor. Sergi, sanat ve teknolojiyi bir araya getirerek hem geçmişin sanatsal mirasını hem de modern mühendisliğin dönüşümünü izleyiciyle buluşturuyor. Mustafa V. Koç Binası’ndaki at figürleri bölümü ve Erdoğan Gönül Galerisi’ndeki otomobil hikâyeleri, sanatseverlere iki farklı perspektiften keşif imkânı sunuyor. 

"Beygir Gücü" sergisi, Rahmi M. Koç Müzesi’nde sizi zamanda bir yolculuğa davet ediyor. 


*Görsel, Anadolu Ajansı resmi web sitesinden alınmıştır. 

Semiha Berksoy’un Sanat Yolculuğu Berlin’de Yeniden Canlanıyor 

Hamburger Bahnhof – Uluslararası Çağdaş Sanat Müzesi, Türk opera sanatçısı ve ressam Semiha Berksoy’un (1910-2004) Almanya’daki ilk kapsamlı retrospektifine ev sahipliği yapıyor. 6 Aralık’ta açılacak ve 11 Mayıs 2025’e kadar ziyaret edilebilecek sergi, Berksoy’un sanat pratiğinin temel temalarını ve onun opera ile resim arasında kurduğu güçlü bağı ele alıyor. Sergi, 100’e yakın eser, arşiv belgeleri, film klipleri ve ses kayıtlarıyla sanatçının 60 yılı aşkın kariyerine ışık tutuyor. 1936-1939 yılları arasında Berlin’de Hochschule für Musik’te eğitim gören Berksoy, kariyerinin bu dönüm noktası sayesinde hem opera hem de görsel sanatlarda uluslararası bir isim haline geldi. 1939’da Richard Strauss’un Ariadne auf Naxos operasında Ariadne rolüyle büyük takdir toplayan Berksoy, II. Dünya Savaşı nedeniyle Türkiye’ye dönmek zorunda kaldı. Ancak bu dönem, onun opera ve sanat dünyasındaki eşsiz vizyonunun şekillenmesinde önemli bir rol oynadı. Hamburger Bahnhof’taki retrospektif, Berksoy’un eserlerini tematik kümeler halinde sunarak, figüratif çalışmalarını sahnede canlanan operatik karakterler gibi ele alıyor. Sergi, annesi Fatma Saime’ye olan bağı, şair Nâzım Hikmet ile ideolojik ilişkisi, simgesel opera rolleri ve sanatçı kimliğini şekillendiren mekânlar ile olayları keşfe davet ediyor.  Sergide yer alan eserler, Berksoy’un spontane ve cesur üslubunu yansıtıyor. Daha önce sergilenmemiş belgeler ve nadir görsellerle desteklenen sergi, sanatçının opera ve görsel sanatlar arasındaki bağlantıyı nasıl ustalıkla kurduğunu gözler önüne seriyor. Küratörlüğünü Sam Bardaouil ve Till Fellrath’ın üstlendiği bu retrospektif, yalnızca Berksoy’un kariyerine değil, aynı zamanda Türkiye’nin ve dünyanın kültür-sanat tarihine olan katkısına da vurgu yapıyor. 

Sergi, 2026 yılında İstanbul Modern’de de sanatseverlerle buluşacak. Semiha Berksoy’un çok yönlü sanatı, geniş bir uluslararası izleyici kitlesine ulaştırılırken, Türkiye’nin sanat tarihine damgasını vuran bu ikonik figürün mirası daha da güçleniyor. Hamburger Bahnhof’taki sergiye, Silvana Editoriale Milano tarafından yayımlanacak kapsamlı bir katalog ve eş zamanlı bir konuşma dizisi eşlik edecek. 


*Görsel, smb.museum resmi web sitesinden alınmıştır.

Yorumunuzu bırakın