26 Mayıs 2025 Pazartesi

Zaman, Doğa ve Bedenle Kurulan Sanatsal Diyaloglar

Eda Çamlı  |  Ed. Seda İstifciel

Haftalık Sanat Haberleri ( 26 Mayıs - 1 Haziran) :

Oyun’a Davet

Ece Haskan ve Nathalie Rey’in işleri, “Oyun’a Davet” başlıklı sergiyle 28 Haziran’a kadar offgrid art project’te izleyiciyle buluşuyor. Nilay Yerebasmaz küratörlüğündeki sergi, oyunu yalnızca çocuklukla sınırlı bir etkinlik olarak değil, toplumsal normların dışına taşan, bastırılmış olanı ortaya çıkaran yaratıcı bir alan olarak ele alıyor.

Sergi, izleyiciyi kimlik, hafıza ve arzu kavramları etrafında hem eğlenceli hem de rahatsız edici bir yolculuğa çıkarıyor. Sahneleme, performans ve bilinçaltıyla kurulan bağlar, oyunun kimi zaman bir sığınak, kimi zaman ise bir yüzleşme aracı olarak nasıl şekillendiğini ortaya koyuyor.

Ece Haskan, sosyolog Erving Goffman’ın “Günlük Yaşamda Benliğin Sunumu” adlı eserinden ilhamla, bireyin gündelik hayattaki performatif kimliklerini odağına alıyor. Otoportre ve resimlerinde çocukluğun masumiyetinden dışlanmışlığa, içsel kırılganlıktan kolektif hafızaya uzanan katmanlı bir anlatı kuruyor. “Dollhouse” çalışması yetişkin bir kadının mahrem evrenini çocukluk imgeleriyle örerken, “Kutu Kutu Pense – Arkadaşım Ece” ve “Piñata” işleri ise izleyiciyle empatik ve doğrudan bir bağ kurarak beden, acı ve dönüşüm temasına odaklanıyor.

Nathalie Rey ise bireysel hafızadan yola çıkarak kent yaşamı ve tüketim kültürüne uzanan işler üretiyor. Pandemi sürecinde yalnızlık duygusuna odaklanan “Le Solitaire” yerleştirmesi, aynı adlı masa oyunundan esinle, izleyiciyi içsel bir yalnızlıkla yüzleştiriyor. Sergi girişinde yer alan “Otoportre” çalışması, bastırılmış çocukluk anılarına dair simgesel bir anlatı sunarken; “Rabbits” yerleştirmesi, pelüş oyuncaklar, silahlar ve hedef tahtalarıyla arzunun eğlenceli ama tehditkâr doğasına dikkat çekiyor.

“Oyun’a Davet”, içimizdeki çocukla yüzleşmek, bastırılanla temas etmek ve izleyiciyi aktif bir katılımcı haline getirmek üzere çağrıda bulunuyor.


 *Görsel, offgrid resmi web sitesinden alınmıştır.

Salt’ta Anadolu’ya Özgü Bir Doğa Belleği: “Anadolu’nun Bitki Mirası”

Salt Beyoğlu, Anadolu’nun binlerce yıllık bitki çeşitliliğini sanatın diliyle görünür kılan “Anadolu’nun Bitki Mirası” sergisine ev sahipliği yapıyor. 10 Ağustos’a kadar ziyarete açık olan sergi, Türkiye’den 47 bitki ressamının 80 çalışmasını bir araya getirerek doğa, kültür ve bilimi ortak bir bellekte buluşturuyor.

Sergi; tahıllardan meyvelere, şifalı otlardan tarım ürünlerine kadar Anadolu coğrafyasının zengin bitki çeşitliliğini odağına alıyor. Sanatçıların titiz gözlemleriyle ortaya koyduğu botanik illüstrasyonlar, bu toprakların kendine özgü renk, doku ve kokularını resmederken, aynı zamanda yerel türlerin kültürel ve genetik mirasını koruma çağrısı yapıyor.

Bitki ressamlığı, sergide yalnızca estetik bir ifade değil; aynı zamanda bilimsel veri üretiminin de temel bir aracı olarak ele alınıyor. Çizimlerin yanı sıra herbaryum örnekleri, tarihsel belgeler ve nadir kaynaklar, botanik illüstrasyonun zaman içindeki evrimini ve bilgi aktarımındaki rolünü ortaya koyuyor.

Sergi, American Society of Botanical Artists öncülüğünde, 30 ülkenin katılımıyla gerçekleştirilen Botanical Art Worldwide 2025 programı kapsamında düzenleniyor. Türkiye ayağı ise 2005’ten bu yana floristik botanik alanında çalışan Flora Araştırmaları Derneği bünyesindeki Bitki Ressamları Komitesi (BİRET) tarafından hayata geçiriliyor.

“Anadolu’nun Bitki Mirası”, yalnızca gözle değil; hafızayla, toprakla ve zamanla kurulan derin bir bağı yeniden hatırlatıyor. Sergi, Salt Beyoğlu’nun Mutfak alanında 10 Ağustos’a dek ziyaret edilebilir.

 

*Görsel, saltonline resmi web sitesinden alınmıştır.

Anousha Payne’den “Murmurations”

Tarihi dokusuyla İstanbul’un en etkileyici yapılarından biri olan Zeyrek Çinili Hamam, güncel sanatla kurduğu yeni ilişkiyi Anousha Payne’in sergisiyle başlatıyor. Anlam de Coster küratörlüğünde hazırlanan programın ilk adımı olan “Murmurations”, 15 Ağustos’a dek, hamamın derinliklerinde yer alan Bizans sarnıcında izleyiciyle buluşuyor.

Program, Türkiye’de daha önce sergilenmemiş uluslararası sanatçılara açık çağrı yaparken, onları Zeyrek Çinili Hamam’ın tarihsel belleğine, mimarisine ve sembolik gücüne cevap üretecek mekâna özgü işler yaratmaya davet ediyor. Bu kapsamda Londra merkezli sanatçı Anousha Payne, “Murmurations” adlı sergisinde hem bir fısıltıyı hem de kuş sürülerinin eşzamanlı hareketlerini çağrıştıran bir estetikle karşımıza çıkıyor.

Sanatçının üretimi, kişisel deneyimlerle kültürel mitolojileri buluşturuyor; dini semboller dışında kalan, daha sezgisel bir anlatıya yöneliyor. Payne, sarnıçta yaptığı gözlemler sırasında taş yüzeylerdeki izleri birer “fısıltı” gibi ele alarak, bu izlerden türettiği hayali figürler yaratıyor. Su lekeleri, aşınmış desenler, yüzey kalıpları, onun ellerinde geçmişin hafızasını taşıyan simgesel formlara dönüşüyor.

Zeyrek Çinili Hamam’ın restorasyon sürecinde ortaya çıkan alttaki freskler ve sarnıcın gizli katmanları, Payne’in İstanbul’u bir arkeolojik yüzey gibi okumasına vesile oluyor. Sergide yer alan eserlerde dövülmüş pirinç, buluntu nesneler, tekstil, tuval ve heykelsi malzemeler bir araya gelerek hem mitolojik hem de bireysel bir evren kuruyor. Bu figüratif yapılar, sarnıcın mimarisiyle birleşip zaman ve su tarafından şekillenen eski bir hafızanın taşıyıcısı hâline geliyor.

Payne’in sezgisel üretim yöntemi; kazıma, inşa etme ve eklemeyi şiirsel bir biçimde harmanlıyor. Ortaya çıkan işler, yalnızca bir mekâna tepki değil; aynı zamanda kolektif hafızanın izini süren görsel bir anlatıya dönüşüyor.


 *Görsel, zeyrekcinilihamam resmi web sitesinden alınmıştır.


Yorumunuzu bırakın