Eda Çamlı | Ed. Seda İstifciel
Haftalık Sanat Haberleri (17 Kasım- 24 Kasım) :
ha:ar’dan Teknolojik Bir Arkeoloji: “Unplugged”
Galeri Siyah Beyaz, ha:ar’ın “Unplugged” başlıklı yeni sergisini 21 Kasım 2025 – 3 Ocak 2026 tarihleri arasında izleyiciyle buluşturuyor. Sanatçı ikilisi, insan bedeninin teknolojiyle kurduğu ilişkinin izlerini takip eden bu sergide, arkeolojiyi bilimkurguyla bir araya getirerek günümüz insanını geleceğin kalıntısı olarak konumlandırıyor.
Sergi, üç bölümlü bir kurgu üzerinden ilerliyor: Yapay zekâya adanmış bir “tapınak”tan başlayan yolculuk, insanın teknolojik bir “mumya”ya dönüşmüş bedenine ve sonunda küllerin arasından beliren dijital ikizine uzanıyor. ha:ar, bu anlatıda çağımızın dönüşümünü hem ritüeller hem de kayıp estetiği üzerinden okuyor—insanın makineleştiği, ruhunun ise veriye dönüştüğü bir döneme dair hem bir ağıt hem de bir gözlem sunuyor.
Bronz, ışık, ses ve dijital simülasyonun buluştuğu eserlerde, antik mezar odalarını çağrıştıran düzenlemelerle bugünün teknolojik ikonografisi iç içe geçiyor. Hard diskler, kalp pilleri, yapay organlar ve ekranlar; antik kanopik kapların yerini alırken, günümüzün yeni ritüelleri—kendini teşhir etme, veri üretme, algoritmaların yönlendirdiği yaşam—sistemin merkezine yerleşiyor.
“Unplugged”, insanlığın teknolojik evriminde nadir bir duraklama anını temsil ediyor. Kabloların çekildiği, makinelerin sustuğu bu sessizlik anında geriye kalan tek şey, veri bulutunda kendi imgesini mumyalayan insanın yankısı oluyor.

* Görsel, lavarla web sitesinden alınmıştır.
Burada 2025: Çözülmüş Bir Dünya
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Geleneksel Türk Sanatları Bölümü öğrencilerinin başlattığı “Burada” sergisinin ikinci edisyonu “Burada 2025: Çözülmüş Bir Dünya”, 13 Kasım–14 Aralık tarihleri arasında offgrid art project’te izleyiciyle buluşuyor.
Geçen yılki ilk serginin ardından proje, bu yıl Nil Nuhoğlu küratörlüğünde yoluna devam ediyor. Amaç yine aynı: Geleneksel Türk sanatlarının yalnızca klasik estetikle sınırlı olmadığını, günümüzün toplumsal meselelerine, bireysel kırılmalarına ve gündelik hayatın gerilimlerine de cevap verebilen güçlü bir ifade alanı sunduğunu görünür kılmak. Farklı dallardan öğrencileri ve genç sanatçıları buluşturan sergi, geleneksel sanatların etrafında disiplinlerarası bir düşünme ve üretim alanı yaratıyor.
“Burada 2025: Çözülmüş Bir Dünya”, distopik bir geleceğin ani bir yıkımdan değil, fark edilmeden ilerleyen küçük çözülmelerden doğduğunu hatırlatıyor. Tanıdık olanın çatladığı anlar, gelişim olarak sunulan istikrarsızlıklar ve düzen ile kaos arasındaki kırılgan denge, serginin kavramsal omurgasını oluşturuyor.
Zamanın bir labirent gibi esnediği bu kurguda, anlar parçalanıp tekrar ediyor; geçmiş bir kayıt olmaktan çıkıp yaşayan, nefes alan bir varlığa dönüşüyor. Bu durum, hem bireysel hem toplumsal ölçekte ilerleme ile gerileme arasındaki belirsiz varoluş hâlimizi yansıtıyor.
Sergi, izleyiciyi çöküş, direnç ve dönüşüm kavramlarını yeniden düşünmeye davet ediyor. Yıkımın içinde filizlenen yaratıcılığa, dayanıklılığa ve şefkatin küçük ama etkili jestlerine odaklanarak, en umulmadık yerlerde anlam ve güzellik arayışına kapı aralıyor.

* Görsel, artfulliving resmi web sitesinden alınmıştır.
İstanbul: Bitmeyen Resim
Mecidiyeköy Sanat, Ayşe Türemiş’in “İstanbul: Bitmeyen Resim” başlıklı kişisel sergisine 8 Şubat 2026’ya kadar ev sahipliği yapıyor. Gerçekçi suluboya tekniğiyle kentin tarihsel ve kültürel dokusunu resmeden sanatçı, bu yeni sergisinde İstanbul’un mimari belleğine odaklandığı özel bir seçki sunuyor.
Türemiş’in farklı dönemlerinden derlenen eserler, şehrin çoğu zaman fark edilmeyen detaylarını dikkatli bir estetikle görünür kılıyor. Özgür Bükülmez’in küratörlüğünde hazırlanan sergi, sanatçının üretiminde öne çıkan zaman, hafıza ve mekân temalarını merkezine alıyor. Suluboya çalışmalar, hem İstanbul’un değişen yüzüne hem de kentin derinlikli katmanlarına duyarlı bir bakış sunuyor.
“İstanbul: Bitmeyen Resim”, izleyiciyi gündelik hayat içinde gözden kaçan yapıları yeniden fark etmeye, kenti yavaşlayarak izlemeye ve ayrıntılar üzerinden yeni bir okuma yapmaya davet ediyor. Yirmi yılı aşan bir suluboya pratiğine retrospektif bir yaklaşım sunan sergi, İstanbul’un görsel hafızasına zarif ve sürekliliği olan bir katkı niteliği taşıyor.

*Görsel, artistryofgood web sitesinden alınmıştır.