Yabancı bir ülkeye taşınmasını izleyen merak, çevrelendiği yeni dünyayı ve kültürü anlama zorunluluğu, Tom Fellows’u büyürken kazandığı beceriyi kullanmaya teşvik etti; işaretleri okumaya. Endüstriyel Birmingham’da geleneksel bir tabela boyacısının oğlu olan Fellows’un dünyası, doğduğu görsel kültürle ilgili açık ve detaylı ayrıntılardan oluşuyor. İşaretler, sanatçının ilk öğrendiği dildi. Aldığı mimarlık eğitimi ise geleneksel sanat geçmişinden sıyrılarak, malzeme, fırça vuruşları ya da boyutla kısıtlanmayan yeni bir yaratıma yönelmesini sağladı.

Fellows, tuvallere ve boyaya bağlı kalmadan, geldiği kültürün önemli parçalarını oluşturan nesneleri ele alarak onlara ustalıkla renk katıyor. Nesnenin yüzeyini manipüle ederek bir bilim adamı gibi çalışıyor; ardından metal yüzey tarafından belirlenen yönü izleyerek boya uygulamaya başlıyor. Kıvrımların içi doluyor, dağlar oluşuyor; katman üstüne katman ekleniyor.