7 Aralık 2024 Cumartesi

Tarabya Kültür Akademisi Sanat Direktörü Lena Alpozan ile Röportaj

Kumru Yaren Cengiz  |  Ed. Seda İstifciel

Tarabya Kültür Akademisi Sanat Direktörü Lena Alpozan ile akademinin misyonu, vizyonu, sanatçı bursları ve etkinlikleri hakkında kapsamlı bir söyleşi gerçekleştirdik. Bu röportajda, burs başvurularında dikkate alınan kriterler, hedeflenen projelerin özellikleri ve akademinin sanata kattığı özgünlükler gibi konular ele alındı. Etkinliklerin detayları ve sanatçılara sunulan fırsatlara da değindiğimiz bu röportajı keyifle okumanızı dileriz.  

Kumru Yaren Cengiz: Öncelikle hem sizi bireysel olarak hem de Tarabya Kültür Akademisi’ni kurum olarak tanımak isteriz.  



Lena Alpozan: Almanya doğumluyum ve 2010’dan beri, yaklaşık 14 yıldır Türkiye’de yaşıyorum. Münih Üniversitesi’nde Alman Dili ve Edebiyatı, Sanat Tarihi ve Türkoloji eğitimi aldım. İstanbul’a geldikten sonra çeşitli kurumlarda çalıştım ve 2016 yılında Goethe-Institut İstanbul’da program koordinatörü olarak görev yapmaya başladım. Daha sonra Tarabya Kültür Akademisi’ne geçtim ve burada önce iletişim sorumlusu olarak çalıştım. 2023 yılı Mart ayından itibaren ise akademinin sanat direktörü olarak görev yapıyorum.  

Goethe-Institut bünyesinde çalışıyorum ve Tarabya Kültür Akademisi benzersiz bir yapıya sahip. Akademi, Almanya Dışişleri Bakanlığı ve Goethe-Institut tarafından ortaklaşa yönetiliyor. Bu iki kurumun birer direktörü bulunuyor. Büyükelçilik tarafındaki direktör daha çok burs ödemeleri, lojmanların durumu ve ikamet gibi teknik konularla ilgilenirken, Goethe-Institut tarafı sanatsal süreçlere odaklanıyor. Küçük bir ekibimiz var hem Goethe-Institut hem büyükelçilik tarafından küçük bir ekiple çalışıyoruz, toplam yedi kişiyiz. Ancak, bugüne kadar destek verdiğimiz 180’i aşkın sanatçıyla aktif bir iletişim içerisindeyiz.  

Akademi, İstanbul Tarabya’da, tarihi ve eşsiz bir mekânda yer alıyor. Osmanlı Padişahı Sultan II. Abdülhamit tarafından dönemin Alman İmparatorluğu’na hediye edilen bu mekân, günümüzde hem Almanya Büyükelçisi’nin ikametgahı hem de Tarabya Kültür Akademisi olarak kullanılıyor. Burada sanatçılar için yedi dairemiz, atölyeler ve etkinlik alanlarımız bulunuyor. Her yıl düzenlediğimiz büyük festivaller ve şehir genelindeki etkinlikler aracılığıyla çalışmaları kamuoyuna tanıtıyoruz.  

Kumru Yaren Cengiz: Tarabya Kültür Akademisi’nin kuruluş hikâyesini ve misyonunu öğrenmek isteriz.  


Lena Alpozan: Akademi, 2011 yılında Alman Parlamentosu tarafından kuruldu. Almanya ile Türkiye arasındaki güçlü tarihsel bağları, kültür ve sanat aracılığıyla pekiştirmek amacıyla kurulan bir yapı. 1961 yıllarında ki ülke arasında “misafir işçi” anlaşmalarıyla başlayan yoğun bir etkileşim söz konusu. Ancak bu ilişkinin temelleri Osmanlı İmparatorluğu dönemine kadar uzanıyor. Akademi, bu köklü ilişkiyi yalnızca siyasi düzeyde değil, kültürel bir bağlamda da sürdürülebilir kılmayı hedefliyor.  

Bu bağlamda, diğer sanatsal programlardan farklı olarak, akademi sanatçılara dört aylık bir konaklama ve çalışma imkânı sunuyor. Bu süre, sanatçıların Türkiye’yi daha derinlemesine tanımalarını ve yerel sanat camiasıyla kalıcı bağlar kurmalarını sağlıyor. Sanatçılar, burada bir burs alarak, ekonomik kaygılardan uzak bir şekilde sanatsal üretimlerine odaklanabiliyor. Üstelik, bu süreçte herhangi bir üretim zorunluluğu olmaksızın çalışmaları teşvik ediliyor. Sanatçılara üzerlerinde baskı hissetmeden, yaratıcılıklarını özgürce ortaya koyabilecekleri bir ortam sunuyoruz.  

Bu model, üretkenlik açısından oldukça etkili oluyor. Sanatçılar huzurlu bir çalışma ortamında destekleniyor ve Almanya ile Türkiye arasında sanatsal bir köprü kurulmasına katkıda bulunuyor. Akademinin temel amacı, bu iki ülkenin kültürlerarası ilişkilerini sanat yoluyla güçlendirmek ve sanatçılara sürdürülebilir bir destek sağlamak olarak özetlenebilir.  

Kumru Yaren Cengiz: Üretim baskısı olmaksızın sanatçılara bu desteği sağlamak nasıl bir deneyim sunuyor? Sürecin sağlıklı yönetilmesi ve doğru sanatçı seçimleri nasıl gerçekleştiriliyor? Negatif sonuçlarla karşılaştığınız durumlar oluyor mu?  

Lena Alpozan: Bu çok önemli bir konu ve dengeli bir yaklaşım gerektiriyor. Geçtiğimiz hafta 2025-2026 dönemi için açık çağrımızı yaptık. Almanya’dan sanatçılar 31 Aralık tarihine kadar başvuru yapabiliyor. Bu burslara başvurabilmek için illa Alman vatandaşı olmak gerekmiyor, Almanya’da ikamet etmek yeterli. Öne çıkan bir başka unsur ise başvuruların spesifik bir proje yerine genel bir motivasyon üzerine yapılması. Bu, üretim baskısını ortadan kaldırıyor ve sanatçıların yaratıcılıklarını özgürce ifade etmelerine olanak tanıyor.  

Ayrıca başka bir bursumuz daha var: Almanya’dan ve Türkiye’den iki sanatçının ortak motivasyonla başvurabileceği bir Ortak Üretim bursu. Türkiye-Almanya Ortak Üretim Bursları, Allianz Foundation iş birliği ile gerçekleşiyor. Ortak üretim burslarına hak kazanan sanatçı ikililerinin her bir ortağı, ortak sanatsal projelerini gerçekleştirebilmek için aylık nakit burs ödeneği de alıyor tabi ki. 

Başvurular geldikten sonra süreç birkaç aşamada ilerliyor. Tüm sürecin başında Almanya ve Türkiye’den, disiplinlerinde uzman bağımsız danışman, puanlama yöntemiyle bir sıralama yapıyor. Sonra bağımsız Jüri, danışmanların bağlayıcı olmayan bu sıralamasını kullanarak bursiyerleri seçiyor. Bu jüri, Almanya Parlamentosu tarafından atanan ve Dışişleri Bakanlığı gibi çeşitli kurumlardan temsilciler içeren bir yönetim kurulunun belirlediği kişilerden oluşuyor. Jüri üyeleri iki yıl boyunca görev yapıyor ve başvuruları bu süre zarfında değerlendiriyor.

Sanatçılar Tarabya’ya geldiklerinde, baskı hissetmeden çalışabilmeleri için kapsamlı bir destek sağlıyoruz. Her sanatçıyla birebir toplantılar yaparak ihtiyaçlarını, çalışma yöntemlerini ve hedeflerini anlamaya çalışıyoruz. Creative Talks etkinliklerimiz bu noktada önemli bir rol oynuyor. Bu etkinlikler sayesinde sanatçılar, araştırmacılar, akademisyenler ve diğer yaratıcı profesyonellerle bir araya geliyor ve geniş bir network oluşturuyor.  

Eski konuk sanatçılarımızla bağımızı sürdürmek de bizim için çok önemli. Alumni-Fonds gibi programlarla, projelerine devam etmeleri için çeşitli fonlar sunuyoruz. Örneğin, Almanya’da yayımlanmış ve burada da yayınevi bulmuş kitapların çevirisi konusunda destek sağladık. Veya sanatçılar Türkiye’de tanıştıkları ortaklarıyla daha fazla iş birliği yapmak istediklerinde de araştırma fonları sunuyoruz.  

Kumru Yaren Cengiz: Peki, başvuru sırasında sunduğu fikirden ya da motivasyondan vazgeçen veya başka bir üretime kayan sanatçılarla karşılaşıyor musunuz?  

Lena Alpozan: Elbette. Başvurular, genellikle bir ila iki yıl önceden yapılıyor ve bu süre zarfında sanatçıların motivasyonları veya fikirleri değişebiliyor. Önemli olan, başvuruda sundukları ana fikrin hâlâ geçerli olması ve sanatçının genel niteliğinin bu projeye uygunluğunu korumasıdır. Sanatçıların portfolyolarını ve geçmiş çalışmalarını çok önem taşıyor. Buraya geldiklerinde, karşılaştıkları yeni deneyimler ve kurdukları bağlantılar sayesinde yön değiştiren projeler oluyor. Bu tür esneklik, yaratıcılığın doğal bir parçası ve genellikle çok değerli sonuçlar doğuruyor.   

Kumru Yaren Cengiz: Türkiye’de yaşayan bir sanatçı olarak bu süreçte nasıl bir yol izlenebilir? Almanya ayağı şart gibi görünüyor. Türkiye’den başvuran sanatçılar için ne tür kriterler gerekiyor?  

Lena Alpozan:  Türkiye’den başvuran sanatçılar için en önemli kriter, Almanya’dan bir sanatçı ortağı ile başvuruda bulunmalarıdır. Ancak, böyle bir bağlantısı olmayan sanatçılar için de eşleştirme sistemi geliştirdik. Yakında bu konuda bir duyuru yapacağız. Sanatçılar biyografilerini ve çalışmalarını bize iletebilirler; böylece Almanya ve Türkiye’den eşleşebilecek sanatçıları bir araya getirebiliriz.  

Türkiye’den başvuracak sanatçılar için belli başlı koşullar var. Üniversite mezunu olmaları ve sanat alanında daha önce üretim yapmış, tanınmış bir sanatçı olmaları gerekiyor. Disiplinler arası çalışmalara açık olmamız sayesinde her alandan sanatçıya fırsat sunabiliyoruz. Ancak, başvurularda en çok dikkat ettiğimiz nokta, sanatçıların bize sundukları motivasyon mektubu. Neden bu programa katılmak istiyorlar? Almanya ile Türkiye arasındaki bağlamda bu motivasyon nasıl bir anlam taşıyor? Bu sorulara net ve güçlü cevaplar bekliyor jüri.  

Kumru Yaren Cengiz: Bahsettiğiniz sanatçı eşleştirme ağı gerçekten önemli bir adım. Bu ağ aracılığıyla çok farklı ve ilginç projeler ortaya çıkabileceğini düşünüyorum.

Lena Alpozan: Evet, gerçekten de bu yönüyle önemli bir fırsat sağlıyor. Farklı sanat disiplinlerinden gelen sanatçıları bir araya getirerek, yeni işbirliklerinin önünü açmak istiyoruz. Bu ağın daha verimli olabilmesi için üzerine çalışmalar yapmaya devam ediyoruz.

Kumru Yaren Cengiz: Türkiye’den seçilen sanatçılar için rezidansta fiziksel olarak kalma zorunluluğu bulunmuyor, değil mi? Zaten sınırlı bir alandan söz ediyorsunuz.

Lena Alpozan: Evet, doğru. İstanbul dışında yaşayan sanatçılarımız için konaklama desteği veriyoruz, burs imkânı sağlıyoruz. Tandem için seçilmiş sanatçılarımız burada bulunmasalar da tüm etkinliklerimize, haftalık buluşmalarımıza ve networking etkinliklerimize katılabiliyorlar. Aynı zamanda atölyelerimizi de kullanma fırsatları var. 

Kumru Yaren Cengiz: Yaratım süreçlerini kolaylaştırmayı hedefleyen bir politika güttüğünüzü söylüyorsunuz. Yani sanatçılara, ihtiyaç duydukları alanları sunarak onların üretim süreçlerini destekliyorsunuz.

Lena Alpozan: Kesinlikle. Her sanatçının ihtiyaçları farklıdır. Örneğin, bazı yazarlar yalnız çalışmak isterken, bazıları sosyal bir ortamda yaratmayı tercih edebiliyor. Biz de her sanatçının yaratım sürecine uygun bir çalışma alanı ve ortamı sağlamayı amaçlıyoruz. Ayrıca, özellikle çocuklu olan sanatçılar için ve çocuklarını tek başına büyütenler gibi durumlarda ailelerinin de burada olmasına olanak tanıyoruz. Bu sürecin zorluklarını göz önünde bulundurarak, 4 ay boyunca çocukların eğitimi desteği ve partnerlerinin katılımı için gerekli desteği sağlıyoruz.

Kumru Yaren Cengiz: Yaz aylarında düzenlediğiniz festival ve haftalık etkinlikleriniz hakkında biraz daha detaylı bilgi verebilir misiniz?


Lena Alpozan: Yaz festivali her yıl düzenlediğimiz büyük bir etkinlik. Festival genellikle haziran ayında, yaz başlamadan önce gerçekleşiyor. 20’e yakın bir sanatçı seçkisini bir araya getiriyoruz. Buradaki 1000’e yakın misafirler genellikle davetli, çünkü Büyükelçilik arazisinde yer aldığımız için davetiye üzerine katılım gerçekleşiyor. Ancak her yıl daha fazla kişiye ulaşabilmek için çaba gösteriyoruz. Festivalde farklı disiplinlerden sanatçıların eserleri sergileniyor. Geçen yıl örneğin, Mehtap Baydu’nun heykel çalışmaları ve performansları yer aldı. Ayrıca, Hans Lüdemann ve Burcu Karadağ’ın konseri de festivalde sergilenen projeler arasında yer aldı. Bu tür etkinlikler, sanatçıların üretim süreçlerini ve yeni projelerini izleyicilere tanıtma fırsatı sunuyor.

Kumru Yaren Cengiz: Her Salı düzenlediğiniz buluşmaların içeriği nasıl şekilleniyor?

Lena Alpozan: Her Salı, burada konuk sanatçılarımızla bir araya geliyoruz. Ayrıca, sanatçılarımızın çalıştıkları temalar benzer olduğunda, onları şehre götürüp konuyla ilgili önemli kurumlarla buluşturuyoruz. Örneğin, hafıza teması üzerine çalışan sanatçılarla Hafıza Merkezi gibi yerlerde buluşmalar yapıyoruz. Bu buluşmalar, hem sanatçılar arasında fikir alışverişine hem de onların projelerinin gelişimine katkı sağlıyor. Ayrıca, haftalık olarak sanatçılarımızın çalışmalarını sundukları bir platform yaratıyoruz, bu da sanatçılar arasında sinerji yaratabiliyor. Örneğin, edebiyatçı ve müzisyen olan iki sanatçımız şu anda ortak bir proje üzerinde çalışıyorlar.

Kumru Yaren Cengiz: Sanatçılara yaratıcı özgürlük tanıdığınızı ve sanatın her disiplinine açık olduğunuzu belirttiniz. Peki, başvuru sürecinde sanatçının seçim şansını artıran etkenler nelerdir? Hangi motivasyonlar ön plana çıkıyor?

Lena Alpozan: Seçim sürecinde, jürimiz sanatçının portföyüne dikkatle bakar ve bu portföyün Tarabya Kültür Akademisi'ne uygun olup olmadığını değerlendirir. Sanatçının motivasyonu, özgünlüğü ve yaratıcı yaklaşımı büyük önem taşır. Ünlü olmanın ya da geçmişteki başarıların tek başına yeterli değildir. Sanatın güncel dünyadaki yerini ve çağdaş sanatın dinamiklerini yansıtan bir motivasyon, jüriyi etkileyebilecek en önemli faktördür. Bu süreçte, sanatçının çağdaş sanat ve toplumsal dinamiklerle kurduğu ilişkiyi görmek bizim için büyük bir değer taşıyor.

Kumru Yaren Cengiz: Bugüne kadar üretilen ya da ilham verdiğiniz projeler arasında sizin için özel bir yeri olan sanatçı ya da eserler var mı?

Lena Alpozan: Gerçekten herkes birbirinden değerli ve önemli, bu yüzden kimseyi unutmak istemiyorum. Mesela Jan Ralske, bir film yapımcısı, Boğaz’da bir film çekmişti. Nazım Hikmet'in Rusya'ya kaçmak için buradan gemiye binmesiyle ilgili bir proje yapmıştı, çok etkileyici bir işti. Bu filmi Berlin’de bir müzede de gösterdik. Yine çok anlamlı bir projeydi, sessiz bir iş olmasına rağmen büyük bir etki yarattı. Ayrıca, Steffi Niederzoll’un başka bir sanatçıyla burada başladığı bir projeden sonra, kendi başına başvurduğu ve kazandığı bir projeyi de çok takdir ediyorum. Burada yaptığı araştırmalar ve tanıştığı kişilerle harika bir film ortaya koydu, şu anda bu film dünyayı dolaşıyor ve bir sürü ödül alıyor. Film, özellikle kadınlar için çok önemli bir konuya değiniyor. Adı Tahran’da Yedi Kış ve gerçekten çok önemli bir yapım. 

Kumru Yaren Cengiz: Jüri üyelerinin nitelikleri ve hangi alanlarda çalıştıkları hakkında biraz bilgi verir misiniz?

Lena Alpozan: Jüri üyelerimiz gizli değil, isimleri web sitemizde yer alıyor. Türkiye ile bir bağlantılarının olması, burada geçmişte çalışmalar yapmış olmaları, Türkiye’deki sanatçıları ve sanat dünyasını yakından takip etmeleri, jürimizin önemli niteliklerinden. Bu sayede sanatı ve kültürü çok daha derinlemesine anlayabiliyorlar ve değerlendirmelerde oldukça kapsamlı bir perspektife sahipler.

Kumru Yaren Cengiz: Peki, başvuracak sanatçılara ne gibi önerilerde bulunabilirsiniz?

Lena Alpozan: En önemli faktör iyi hazırlanmış bir portfolyo ve güçlü bir motivasyon. Başvuru süreci, titizlikle hazırlanmış bir portfolyo ile çok daha etkili olur. Gerçekten üzerinde düşünülmüş, özenle hazırlanmış bir başvuru, başvuran sanatçının işlerine duyduğu saygıyı ve ciddiyeti gösterir. Bu yüzden sanatçılara başvurularını son dakikaya bırakmamalarını, süreç boyunca portföylerini dikkatle oluşturmalarını tavsiye ederim.

Kumru Yaren Cengiz: Röportajın sonunda, başvuru süreci hakkında son bir hatırlatma yapmak gerekirse, başvurular ne zamana kadar yapılabilir?

Lena Alpozan: Açık Çağrı süreci başladı ve 31 Aralık’a kadar devam ediyor. Şu anda herkes başvuru yapabilir. Ancak partner bulamayanlar için çalıştığımız konular da var. Bu hafta, pazartesiye kadar Instagram ve web sitemiz üzerinden bu konuyla ilgili duyuruları paylaşacağız. Başvuru linkine web sitemizden ulaşabilirsiniz ve tüm belgeleri de oradan temin edebilirsiniz. Sorularınız için info adresimiz üzerinden bizimle iletişime geçebilirsiniz. Çok önemli sanatçılar başvuruyor, ancak maalesef herkes seçilemiyor, çünkü yerler çok kısıtlı. Bu yüzden başvuruların cesaret kırmadan devam etmesi gerektiğini vurgulamak isterim. Gelecek yıl da başvurularda bulunun, çünkü her yıl yeni fırsatlar doğuyor.

Kumru Yaren Cengiz: Bu keyifli sohbet ve verdiğiniz değerli bilgiler için teşekkür ederiz.  

Lena Alpozan: Ben teşekkür ederim. Tarabya Kültür Akademisi’nin kapıları, sanatı ve kültürü birleştiren sanatçılara açık tutuyoruz.


Yorumunuzu bırakın