3 Mart 2025 Pazartesi

Sanatta Beden Algısı ve Toksik Erkeklik

Eda Çamlı  |  Ed. Seda İstifciel

Haftalık Sanat Haberleri ( 3 Mart -10 Mart) :

Eli Cebinde Gezen Erkekler

Burak Dak’ın, erkeklik ve toksik erkeklik kavramlarını sorgulayan “Eli Cebinde Gezen Erkekler” başlıklı kişisel sergisi, 6 Mart-5 Nisan tarihleri arasında x-ist’te sanatseverlerle buluşuyor. Sanatçı, toplumun erkek kimliğine yüklediği kalıpları ve güç ilişkileri üzerinden şekillenen eril iktidar yapısını ele alırken, toplumsal cinsiyet rollerine dair eleştirel bir bakış sunuyor.

Tarih boyunca normlarla şekillenen erkeklik, çoğu zaman güç, kontrol ve baskınlıkla tanımlandı. Ancak bu yapının yarattığı zararlı sonuçlar, toksik erkeklik kavramını da beraberinde getirdi. Burak Dak, eserlerinde bu kimliğin ardına gizlenen manipülasyon, baskı ve şiddeti görünür kılarken, erkekliğin dayatılan kurallarla nasıl bir hapishaneye dönüştüğünü de gözler önüne seriyor.

Serginin ismi, toplumda güç ve rahatlık sembolü olarak görülen “eli cebinde gezmek” ifadesine eleştirel bir gönderme yapıyor. Erkek kimliğinin umarsız ve dokunulmaz bir alan olarak algılanmasını irdeleyen sanatçı, bu rahatlığın arkasında gizlenen tahakküm ve zorbalığa dikkat çekiyor. Sergideki figürler, toplumun meşrulaştırdığı eril maskelerin arkasında nasıl bir yıkım barındırdığını açığa çıkarıyor.

Burak Dak, erkeklerin duygusal özgürlüğünü ve kırılganlıklarını kabul etmelerinin, bireysel ve toplumsal bir dönüşüm için zorunlu olduğuna inanıyor. “Eli Cebinde Gezen Erkekler” sergisi, erkekliğin görünmeyen, bastırılmış ve sorgulanmamış yönlerine cesur bir bakış sunarak, izleyiciyi bu gerçeklerle yüzleşmeye davet ediyor.


 *Görsel, x-ist resmi Instagram hesabından alınmıştır.

Corpora

KAIROS, 7-28 Mart tarihleri arasında Burçak Yakıcı küratörlüğünde düzenlenen “Corpora” başlıklı sergiyle sanatseverleri farklı disiplinlerin kesiştiği, anlamın yeniden üretildiği bir keşfe davet ediyor.

Latince “gövdeler” ve aynı zamanda “metinler bütünü” anlamına gelen “Corpora” sözcüğünden ilhamla adlandırılan sergi, sanatı ve çeviri eylemini kesişimsel bir dayanışma pratiği olarak ele alıyor. 15 sanatçının katılımıyla gerçekleşen sergi, sanatın direnişin dilini nasıl dönüştürdüğünü, bedene ve anlamlara nasıl yeni katmanlar eklediğini araştırıyor.

Anna Raimondo, Ecem Yüksel, Elif Özen, Fatma Çiftçi, Fatoş İrwen, Işıl Kurmuş, Kristina Steinbock, Maik Gräf, Mena Guerrero, Murat Balcı, Nermin Er, Nil Yalter, Semiha Berksoy, Ümmühan Yörük ve Zeynep Kayan’ın eserlerinin yer aldığı “Corpora”, normatif yapıların sorgulandığı, yeni anlatıların inşa edildiği bir diyalog alanı yaratıyor. Çevirmen ve yazar Helen Vassallo’nun çeviriyi yalnızca bir aktarım değil, dönüştürücü bir eylem olarak gören yaklaşımından ilhamla, sergi sanat ve dilin kesiştiği noktada kapsayıcı bir söylem kuruyor.

Sanat pratiği gibi çeviri de sadece bir aktarım değil; anlamın, kimliğin ve deneyimin yeniden şekillendiği, sınırların kaybolduğu bir süreçtir. “Corpora” sergisi, beden algısını sorgulayan eserleri ve duyusal-sosyal etkileşimlere dayalı üretimleri bir araya getirerek izleyiciyi sanatın ve çevirinin direniş gücünü deneyimlemeye çağırıyor.

Şeylerin Ailesinde

Itamar Gov, "Şeylerin Ailesinde" adlı kişisel sergisiyle, 4 Mart - 15 Mayıs tarihleri arasında Zilberman Beyoğlu, Mısır Apartmanı’nda sanatseverlerle buluşuyor.

Adını, Mary Oliver’ın 1986 tarihli Wild Geese (Yaban Kazları) şiirinden alan bu sergi, sanatçının kültürel gelenekler, konvansiyonlar ve bireysel-kolektif kimlikler üzerine sorgulamalarını derinlemesine irdeleyen bir yolculuğa davet ediyor. Gov, mekân, malzeme ve kavramlar bakımından çeşitlenmiş yeni eserlerle izleyiciyi, varoluşun sınırlarını sorgulamaya, kuşkuyu kabullenmeye ve sorgulayan bir sürecin parçası olmaya çağırıyor.

Serginin odak noktalarından biri, doğadaki varlıkların - insanlardan hayvanlara, bitkilerden nesnelere kadar - oluşturduğu "şeyler ailesi"nin özünü araştırmak. Gov, izleyiciyi bir duraklama anına, tarihin ağırlığı ile geleceğin çekiciliğini bir arada hissetmeye, nostaljinin ve tekinsizliğin iç içe geçtiği, yıkım ile onarımın yan yana var olduğu bir dünyada yol almaya davet ediyor.

"Şeylerin Ailesinde", izleyicilerine derin bir içsel sorgulama fırsatı sunuyor. Çocukluk oyunları ile savaşın acımasızlığı arasında sınırları belirsizleştiren, nostaljik anıların tekinsizleştiği, politik ve kişisel olanın birbirine yansıdığı bir evren yaratıyor. Tarihin unutulmuş derslerinin gölgesinde, şeylerin ve onların geçmişi üzerindeki etkimizi yeniden keşfetmeye çağıran bu sergi, her birimizi içsel kuşkularımızla yüzleşmeye, bilinçli bir şekilde dünyayı sorgulamaya davet ediyor.



Yorumunuzu bırakın