Moda Fotoğrafçılığında Bir Devrim: Peter Lindbergh
2 Eylül 2023 Cumartesi

Moda Fotoğrafçılığında Bir Devrim: Peter Lindbergh

Ksenia Kobeleva | Çev. Melisa Şahin | Ed. Yüsra Yüce

20. yüzyılın en ünlü moda fotoğrafçılarından biri olan Peter Lindbergh, 3 Eylül 2019'da hayatını kaybetti. Lindbergh, süper modellerin, film yıldızlarının fotoğraflarını çekti, birçok Vogue kapağında imzası vardı ve moda fotoğrafçılığında devrim yarattı. Çok parlak kurgulanmış fotoğrafları sevmiyordu: Resimlerinin kahramanlarını rötuşlanmış mankenler yerine gerçek insanlar olarak göstermeye çalışıyordu.

İşgal altındaki Polonya'da doğan Peter Lindbergh, hayatta kaldığı yaklaşık yetmiş beş yılda yoksulluktan gelip süper modellerin, film yıldızlarının ve haute couture'ün zengin dünyasına uzanan uç noktalar gördü. Berlin Sanat Akademisi'nden mezun olduktan sonra çok seyahat etti, resim denemeleri yaptı ve 1969'da Hans Mayer'in avangart galerisinin bir sergisine katıldı. 1970'lerin başında fotoğrafçılığa ilgi duymaya başladı: iki yıl Hans Lux'ın asistanı olarak çalıştı, kendi stüdyosunu açtı ve Helmut Newton ve Guy Bourdin ile birlikte ünlü Alman dergisi Stern için çekim yapmaya başladı. Ardından Vogue, The New Yorker, Vanity Fair, Wall Street Journal, Interview ve W. gibi dergilere çalıştı.

Dergi çekimlerinin çoğu şu anda Londra'daki Victoria ve Albert Müzesi, New York'taki Metropolitan Sanat Müzesi ve Paris'teki Pompidou Merkezi dahil olmak üzere dünyanın dört bir yanındaki büyük müzelerin koleksiyonlarında yer alıyor. Lindbergh, yıllık çıkan Pirelli takvimini üç kez çeken tek fotoğrafçı: 1996, 2002 ve 2017'de çekim sürecini yönetti ve ayrıyeten 2014'te Patrick Demarchelier ile birlikte takvimin yarım asırlık yıldönümüne adanmış özel bir baskı oluşturdu.

Peter Lindbergh, moda tarihinde, 1990'ların süpermodel fenomeninin yaratıcısı olarak kabul edilen kişidir. Lindbergh’ün fotoğrafları modelleri birer yıldız haline getirmekle kalmadı, aynı zamanda moda fotoğrafçılığında da devrim yarattı. Lindbergh, makyaj ve kıyafet bolluğunu bir kenara bırakıp odağı modellerin yüzlerine kaydırarak çekimleri kurgulayan ilk isimlerden biriydi. 1988 yılında American Vogue ile çalışmaya başladı: Genel yayın yönetmenliği görevini yeni devralan Anna Wintour, ilk sayının kapağını Lindbergh'e emanet etti. 1980'lerin sonunda Lindbergh, o zamanlar henüz çok genç olan Linda Evangelista, Naomi Campbell, Cindy Crawford, Christy Turlington ve Tatjana Patitz ile bir fotoğraf çekimi düzenledi. Ocak ayı Vogue UK'in kapağında yer alan çekim çığır açıcı nitelikteydi.


Naomi Campbell - Vogue

Peter Lindbergh moda tarihinde sadece bir fotoğrafçı olarak değil, aynı zamanda bir film yapımcısı olarak da yer almıştır. Filmleri arasında Lindbergh'e 2000 Toronto Uluslararası Film Festivali'nde En İyi Belgesel Ödülü kazandıran Inner Voices, Pina Bausch, The Window Washer ve 2007 Cannes Film Festivali'nde gösterilen Everywhere at the Same Time sayılabilir. Peter Lindbergh, 2017 yılında İtalyan Vogue'un genel yayın yönetmeni Franca Sozzani'nin ölümünün ardından ona ithafen ‘’Walking’’ adlı bir video hazırladı.

Lindbergh'in kadrajının merkezinde - hem fotoğrafçı hem de yönetmen olarak - en son çalışmalarına kadar neredeyse her zaman kadınlar yer almıştır. En son kapakları arasında dünyayı değiştiren 15 kadının portrelerini çektiği Eylül ayı Vogue UK ve Birgit Kos ile çektiği Fransa'nın Numéro dergisi yer almaktadır. Peter Lindbergh'in süper modellerin ikonik portrelerine ve hayatı hakkındaki sözlerine bakalım:


Lara Stone , Interview, 2015


Tatjana Patitz

Çocukluğu Hakkında

"Ailemin hiç parası yoktu. Beşimiz üç odada yaşıyorduk. Şimdi büyük bir salonu, dev odaları ve yüksek tavanları olan kocaman bir dairem var. Duisburg (memleketi) kötü, sanayileşmiş, bunalımlı Almanya'nın bir parçasıydı. Ama aynı zamanda çok da güzeldi. Hiçbir şeyimiz yoktu ama özellikle hiçbir şeye ihtiyacım yoktu."

The Guardian


Kristen McMenamy Vogue, 1990

Süpermodel Çağının başlangıcı hakkında

"Herkesin 90'lardaki beş kızlı Vogue UK kapağının süpermodel döneminin başlangıcı olduğunu düşünmesi çok komik. Ama aslında ondan iki yıl önce American Vogue için beyaz gömlekli çekimi yapmıştık. İngiliz çekimi yapmak üzereyken Liz Tilberis'ten (İngiliz Vogue'u genel yayın yönetmeni) bir telefon aldım ve şöyle dedi: "Ocak sayısının kapağını bize çek. Kapakta yaklaşmakta olan 90'lar döneminin tüm ruhunu, kendi gözünüzden yakalamanızı istiyorum." Ben de beş kızı çağırdım - Linda, Christy, Tatiana, Naomi ve Cindy - ve bu çekim süper modellerin doğum belgesi oldu. Bu kapak bir tür noter onaylı belge."

Röportaj 2013

Vogue ile çalışmanın başlangıcı hakkında

"American Vogue'un editörleri bana dergi için çekim yapmamı teklif ettiklerinde, Paris'teki çan kulemden '’Hayır. Bunu yapmayacağım." dedim. Bunu söylemek korkunç ama o zamanlar Vogue hakkında böyle hissediyorduk - çünkü kahramanları tamamen farklı kadınlardı: muhteşem, mükemmel, zengin hanımlar. Sonra Bay Lieberman'dan (o zamanlar Condé Nast'ın kreatif direktörü) bir telefon aldım ve "Onunla (Anna Wintour) konuşabilir misin? Seninle New York'ta buluşmak istiyor."dedi. Ben de New York'a geldim, hiçbir şey anlamadan ofisine gittim ve bana şöyle dedi: "Editörlerim Vogue için çalışmak istemediğini söylüyor. Aklını mı kaçırdın sen? Nelerden vazgeçtiğinin farkında mısın?"dedi. Ben de "Derginin sayfalarında tanıttığınız kadın tipine katlanamıyorum" dedim. Önce şok oldu, sonra dedi ki: "Pekâlâ. Neden editörlerimizden birini almıyorsun, kimi istersen. Nereye istersen git ve ne istersen çek - işte senin kadın tipin bu."

Röportaj 2013


British Vogue için yapılan bir çekim sırasında modellerle çektirdiği fotoğraf üzerine

"Bu çekimden dolayı çok utanıyorum ama Jim'in (Racket, Lindbergh'in arkadaşı) o sırada çekmiş olmasına sevindim. Kendimi çok rahatsız hissettim, burada çok tuhaf bir yüzüm var ama yine de iyi çıktı. Bir fotoğrafçı kameranın diğer tarafına geçtiğinde çok şey öğrenir."

The Telegraph


Kate Moss Harper''s Bazaar, 1994

Kate Moss Hakkında

"Kate bir ara birkaç aylık bir tatile çıktı. Geri döndüğünde onda önemli bir değişiklik vardı - kimse fark etmese de bir kadın olmuştu. Bana genç bir kız gibi davranmaktan yorulduğunu, yeni projelere hazır olduğunu söyledi. Diğer fotoğrafçılar hep onun bu 'zamansız' imajını korumaya çalışıyorlardı ama şahsen ben bunun kesinlikle saçma ve oldukça sıkıcı olduğunu düşünüyordum."

Vogue Italia 2017

Rötuşları reddetmek üzerine

"Bu seçim estetikle ilgili olduğu kadar etikle de ilgili. Akılsızca yapılan rötuşlar nedeniyle, hepimiz fotoğraflarda insanlıktan çıkarılmış insanlar görmeye alıştık, ancak onları gerçek olarak düşünmeye devam ediyoruz. Kadın ve erkeklerin yüzlerindeki yaş ve deneyim izleri silinmiş durumda. Gerçek güzelliğin kendini kabul etme, gerçekte kim olduğunu anlama becerisinden geldiğine inanıyorum. Bu bir öz kimlik meselesidir."

Vogue Italia 2017

Siyah beyaz fotoğrafçılık üzerine

"İnsanlar hayatı renkli görmeye alışkın olsa da, benim için siyah beyaz her zaman en derin anlamıyla otantik gerçeğin tasviriyle ilişkilendirilmiştir. Bu anlamda Büyük Buhran dönemindeki Amerikan fotoğrafçılığından etkilendim. Dorothea Lange ve Walker Evans gibi ustaların belgesel çekimleriyle ölümsüzleşen insan portrelerinin tavizsiz gerçekçiliği üzerimde kalıcı bir etki bıraktı."

Vogue Italia 2017


Amber Valleta , Harper''s Bazaar, 1993

İlham üzerine

"Pek çok şeyden ilham alıyorum - ve bunlar moda fotoğrafçılığı değil. Çocukken Van Gogh'u keşfettim ve aklım başımdan gitti. Dansı seviyorum, sanatı seviyorum. Ama genellikle sevmediğim şeylerden ilham alıyorum. Dürüst olmak gerekirse, ben de yaptığım şeyi neden yaptığımı bilmiyorum. Sanki bu fotoğrafları yaratmam gerekiyor ama neden ya da neden olmasın diyemiyorum."

Lens


Caroline Kurkova Harper’s Bazaar, 2003

Yeni nesil modeller hakkında

"Şu anda pek çok model stüdyoya giriyor ve neler olup bittiğinin farkına bile varmıyor. Elbette istisnalar da var. Ama her zaman yeni gelenlerle çalışmak çok zor. Bugünlerde, aynı modelle iki kez çalışırsanız, insanlar 'Ne kadar sıkıcı' demeye başlıyor. Ama her zaman böyle değildi. Eskiden her modelle özel bir yaratıcı bağlantı kurabiliyordunuz."

Röportaj 2017


Daria Werbowy

Paris'te yaşam üzerine

"Elimde bir gazeteyle Cafe de Flore'a (Paris'te ünlü bir kafe) gittiğim günleri hatırlıyorum çünkü o gün İtalya Vogue'da çekimim olacaktı. Dergi rafına gidip Vogue alırdım, kahvaltı sipariş ederdim ve insanlara bakardım. Kendimle gerçekten gurur duyuyordum. Bazen öğleden sonra saat bire kadar orada oyalanır, kendi adıma mutlu olur, gazete okur, gelen giden müşterileri izlerdim. Ama şimdi her şey farklı. Şimdi ilhamımı nereden alacağım?"

Röportaj 2013

Yorumunuzu bırakın