26 Şubat 2024 Pazartesi

İstanbul'un Sergi Haritasında Üç Özel Durak

Eda Çamlı  |  Ed. Murat Kadaş

Farz Et Ki Sen Yoksun

Arter, Selen Ansen'in küratörlüğünü üstlendiği "Farz Et Ki Sen Yoksun" adlı sergiye ev sahipliği yapıyor. Sergi, bir koleksiyonerin hayalleri ve hayata geçirdikleriyle oluşturulan nesneler arasındaki yakınlıkları ve oluşturulan gövdenin ev içinden müzeye taşınmasının imkânlarını keşfediyor.

Sergide, 400'e yakın sanatçının yapıtları yanı sıra anonim eserler, seri üretimler ve çeşitli öğeler yer alıyor. Özel bir alanda tekil bir yaşama eşlik etmek üzere düzenlenmişken, bir sanat kurumunun aracılığı ve küratoryal bir bakışla kişisel bir koleksiyondan kamuya açılan seçki, tasnif mantığına meydan okuyan zamanlar ve formlar arası bir dünya yaratıyor.

"Farz Et Ki Sen Yoksun", koleksiyonu çok yönlü ve yaşayan bir beden olarak ele alarak, alelade olanın olağanüstü olanla yakınlıklarının yanı sıra toplama/koleksiyon yapma pratiği ve gündelik yaşamımızı çevreleyen nesneler üzerine düşünmeye teşvik ediyor.

Ömer Koç Koleksiyonu’ndan seçilen eserlerle oluşturulan sergi, faniliğin hüküm sürdüğü canlılar evreninde dünyeviliğin ötesinde yükseliş ve kaçış alanlarını araştırıyor. Serginin ismini aldığı dizelerde şair Ömer Hayyam’ın (1048–1131) kendi benliğimizin sınırlarını aşarak yaşamı özgürce kucaklamamızı anımsatmasından ilham alarak, ziyaretçileri kronolojinin ve hiyerarşinin olmadığı bir mekânsal kurgu içerisinde bir araya getirilen nesnelere dair yeni anlam arayışlarına davet ediyor.

"Farz Et Ki Sen Yoksun", koleksiyonerin oyuncul yorumunu yansıtan bir birikim yoluyla insanî zevkleri, arzuları, geçmiş hayatların heveslerini ve düşlerini bize taşıyan kitapları, koltukları, resimleri, heykelleri ve fotoğrafları bir araya getirerek insan olmanın tüm hallerini koruma altına alma fikrine tutkuyla yaklaşıyor. Sergide bir araya gelen binbir yapıt ve nesne, mekânda kurdukları yakınlıklar yoluyla yeni çağrışımlar için yaşama tutunan bir görüş alanı açıyor.


Fotoğraf Arter resmi web sitesinden alınmıştır.

Yerin Ekseni

Sanatçı Enis Malik Duran'ın "Yerin Ekseni/Axis of the Ground" adlı kişisel sergisi, 2 Mart tarihine kadar Art On İstanbul'da ziyaretçilerini ağırlıyor. Sergi, insanın anlam arayışını yerküreyle olan bağlantısı üzerinden ele almayı hedefliyor.

Sergi adını, birçok kültürde ve coğrafyada karşılaşılan; Latince'de "Dünyanın Ekseni" anlamına gelen "Axis Mundi" kavramından alıyor. Sanatçı, geçmiş uygarlıkların izlerini, kültür ve iktidar metaforları olarak yorumladığı çalışmalarında sıklıkla kullandığı çukur imgesini, iktidar mekanizmasını yaratan boşluklara; insanın yeryüzünün kaynaklarıyla beslediği tanrısal tahakküme dair arzusunun bir alegorisi olarak izleyici karşısına çıkarıyor.

Enis Malik Duran'ın on yılı aşkın süredir manzara imgesi üzerinden gerçekleştirdiği üretimlerinde post-hümanist bir bakış açısını benimsemesi, sergideki resim, desen, heykel gibi medyumları farklı materyaller üzerinden kullanarak insanın yeryüzüyle ilişkisindeki uyumsuzluğun imgesini araştırmasının göstergelerine dönüşüyor. "Yerin Ekseni" sergisinde, insanın yerküredeki anomali olarak var oluşunun yarattığı ikilik, negatif pozitif ilişkisi ve ters yüz edilen formlarla kavramsallaşıyor.

Sanatçı, özellikle ironi ve manipülasyon yöntemlerine başvurarak; coğrafyayı özne olarak ele aldığı yapıtları, ortak kültürün izleri üzerinden bugünün kaygı çağını getiren ontolojiyi sorgulamayı amaçlıyor. Sergi, güçten çok gücün bıraktığı izlere odaklanarak, iktidarların yarattığı çukurları derinleştirerek, "Yerin Ekseni" kavramını bugünün perspektifinden değerlendiriyor.


Fotoğraf artonistanbul resmi instagram hesabından alınmıştır.

Solo Botter: Selma Gürbüz

Levent Çalıkoğlu küratörlüğünde ve İrem Büşra Çoşkun’un asistan küratörlüğünde düzenlenen “Botter Sergileri” serisinin ilk etkinliği olan “Solo Botter: Selma Gürbüz” sergisi, 14 Nisan’a kadar Casa Botter’de sanatseverlerle buluşuyor.

Bu sergi, Selma Gürbüz’ün vefatının üçüncü yılında sanatçının farklı dönemlerinden seçilmiş karakteristik çalışmalarını bir araya getirerek onun eşsiz dünyasını ve sanatını hatırlatmayı amaçlıyor. Gürbüz, 1986 yılında henüz 26 yaşındayken düzenlediği ilk kişisel sergisinden itibaren, kadın, doğa ve canlıları merkeze alan bir imge dünyası inşa etti.

Sanatçı, özgün resim dilini gereksiz öğeleri ve fazlalıkları ayıklayarak yalınlaştırma yöntemiyle geliştirmiş ve zaman içinde bu dilini görsel sanatların farklı disiplinlerinde kullanarak çeşitlendirmiştir. Selma Gürbüz, insanlık tarihinin ortak kültürel belleğine yerleşmiş mitleri, masalları ve görsel ifadeleri çağdaş bir dille yorumlayarak Doğu ve Batı sanatlarının kadına, doğaya ve canlılara ait sembol, arketip ve anlamlarını bilinçaltının referanslarıyla yeni baştan tanımlar.

Sonsuz bir iştah ve merakla kültürel tarihin belleklerde yer etmiş örneklerini inceleyen Gürbüz, izleyicisinin bakar bakmaz yakınlık kurabileceği bir imge atlası oluşturur. "Solo Botter: Selma Gürbüz" sergisi, sanatseverleri sanatçının benzersiz evrenine davet ediyor ve Gürbüz'ün yaratıcılığını, derin düşünceyi ve zamansız estetiğiyle buluşturuyor.


Fotoğraf artfulliving resmi web sitesinden alınmıştır.

Yorumunuzu bırakın