Orhun Atmış | Ed. Seda İstifciel
Türkiye çağdaş sanatının en önemli sanatçılarından biri olan Haluk Akakçe’nin 2019-2023 yılları arasında en ince ayrıntısına kadar tasarladığı Haluk Akakçe Atelier, Akaretler Sıraevler No:33’te açıldı. Sanatçının son zamanlarını geçirdiği mekân, aynı zamanda Akakçe’nin yaşamı ve sanatıyla bütünleşmiş
Kurucusu Şengül Oğuz'un koleksiyoner kimliğiyle uzun yıllardır desteklediği SM Sanat, 2023 yılında kaybettiğimiz Haluk Akakçe'nin atölyesi olan bu binayı yeniden düzenleyerek ziyarete açtı. Haluk Akakçe Sanat Kültür ve Eğitim Vakfı işbirliğiyle geliştirilen bu mekân, ziyaretçilere sanatçının yaratım süreçlerine yakından tanıklık etme olanağı sunacak şekilde tasarlanmış. Akakçe’nin çalıştığı “terzihane” ve atölyesinin olduğu gibi korunduğu mekânda hemen her yerde sanatçının dokunuşları var. Hatta yarım kalan eseri bile atölyesinde görülebiliyor.
Akakçe, evi bir sanat eserine dönüştürerek duvarlara, kapılara (asansör kapıları dahil), eşyalara ve hatta bazen ziyaretçileri bile müdahale edip boyamış. Evin ruhu da sanki sanatçı hâlâ yaşıyormuş gibi korunmaya çalışılmış, yaşam alanı aynı zamanda bir sergi alanı haline getirilmiş. Bu sergi alanında Akakçe’nin hayvanlara (kuşlar, akvaryum, köpekler, kediler, ahtapot) olan düşkünlüğüne daha yakından tanık oluyoruz. Bu, kendisinin de temas ettiği hayvanlar sanatında bir yansıma bulur, sanatçı onları hayatının ve eserlerinin önemli bir parçası olarak görür.
Giyimi de sanatının bir uzantısıdır; davetlere giderken kıyafetlerini ve hatta aksesuarlarını (örneğin Gucci ceketini) boyayıp modifiye ederek giyer. Bunları hayata geçirdiği terzi atölyesi de olduğu gibi korunmuş. Tıpkı eserleri gibi atölyesindeki boyaları, tezgahındaki malzemeleri, onunla özdeşleşen rengârenk kıyafetleri, şapkaları, gözlük ve mücevherleri de sanatçının iç dünyasına, sürprizlerle dolu muzip doğasına, sınırsız hayal gücünü ve esin kaynaklarını görünür kılar.
*Akakçe’nin yarım kalan eseri
Sanatçı, eve girenleri ilk olarak “Burada benim kurallarım geçer" yazan eseriyle karşılar ve uyarır, evreninde “gerçekliğin sınırlarının farklı şekilde çalışacağını” belirtir. Buz patenlerinin detayıyla ziyaretçilerden bakış açılarını genişletmelerini ve onun kurallarını kabul ederek yukarıya çıkmalarını ister. Atölyesi ve terzihanesi gibi mahrem çalışma alanlarında “rahatsız etmeyiniz” yazıları bulunur, bu da yaratım sürecine verilen önemi gösterir. Hareket eden objeleri sever ve objelerin statik durmasından hoşlanmaz, bu yüzden hâlâ atölyesindeki objeler hareket halinde tutulur.
Bu bina, aynı zamanda Haluk Akakçe’nin mirasının bir parçası. Yaşamının son döneminin ve üretim süreçlerini izlerini taşıyan bu özel mekân, ziyaretçilere yalnızca yakın döneme damgasını vurmuş bir sanatçının eserlerini değil, aynı zamanda onun hayatla kurduğu benzersiz bağı da deneyimleme imkânı sunuyor. Bu nedenle Akakçe’ye ait tüm izleriyle bu mekân, hem kişisel bir anı hem de sanat tarihine açılan bir pencere niteliğinde. Böylece sanatçının eserleri ve hikâyesi zamansız vefatının ardından yalnızca bugünün değil, geleceğin de ilham veren bir parçası olmaya devam edecek.
Oneris,2025, Oil on canvas, 60x50 cm, Ege Subaşı
Chi Art’ta Bienal Paralelinde ‘Akışkan Hikâyeler’
Chi Art Gallery, 18. İstanbul Bienali’ne paralel olarak Alla Güner ve Ege Subaşı’nın eserlerini bir araya getiren “Fluid Stories” başlıklı sergiyi sanat severlerle buluşturuyor. Sergi, varoluşumuzun en temel unsuru olan su metaforu üzerinden, dünyamız ve bedenlerimiz arasındaki ayrılmaz bağı inceliyor. Ziyaretçiler, 19 Ekim’e kadar açık kalacak sergide, suyun akışkanlığı aracılığıyla benliğin ve doğanın değişken sınırlarına tanıklık edecekler. Sergide Alla Güner'in “su haritaları”, deniz ekosistemlerinin kırılganlığını ve hassas dengesini çarpıcı bir şekilde gözler önüne seriyor. Ege Subaşı'nın katmanlı portreleri ise “Sis Perdesi” kavramını kullanarak benliğin sürekli değişen, akışkan yapısını ve görünmez sınırlarını keşfe çıkarıyor.
“Fluid Stories”, doğa ve insanı, dünya ve bedeni, görünür ve görünmez olanı aynı düzlemde buluşturarak derin bir birliktelik hikayesi anlatıyor.