28 Haziran 2025 Cumartesi

Sergiler İstanbul'dan Güney'e İniyor!

Orhun Atmış  |  Ed. Seda İstifciel


Alper Aydın’dan ‘Jeo-Atlas’ Yanköşe’de

Kahve Dünyası’nın kâr amacı gütmeyen kamusal alanda güncel sanat projesi Yanköşe, 11. kez İstanbul’da Kabataş’taki alanında dikkatleri üzerine çekiyor. Yanköşe, Alper Aydın’ın “Jeo-Atlas” isimli çalışmasına ev sahipliği yapıyor. Çalışmada Yanköşe duvarı insanın doğaya olan plansız ve kontrolsüz etkisini büyük bir enstalasyonla anlatılıyor.

Alper Aydın, Ordulu bir sanatçı. 2023 yılında memleketinde açtığı “Fata Morgana” sergisi tüm Türkiye’den sanatseverleri Ordu’ya çekmeyi başarmıştı. O sergide de büyük büyük yerleştirmeler Ordu’nun müthiş doğasıyla bütünleşmiş, etkileyici hale gelmişti. Ancak “Jeo-Atlas”, Aydın’ın başka bir yerleştirmesinin devamı niteliğinde. Aydın, şöyle anlatıyor: “Jeo-Atlas, 2017 yılında gerçekleşen ‘İyi Bir Komşu’ başlıklı 15. İstanbul Bienali’nde, İstanbul Modern müzesinde yer alan, ‘D8M’ isimli enstalasyonumun devamı niteliğinde bir çalışma. O yıllarda Türkiye’nin her yerinde büyük inşaat projeleri vardı. Ülkeye her gelişimde kısa süre içinde büyük topografik değişimlerin olduğunu görmek beni şaşırtıyordu. Bu nedenle şehirlerin hâletiruhiyesi üzerine yaklaşık 10 yıldır gözlem yapıyorum. ‘Amorfia’ gibi bazı projelerimde de şehirlerin kaybolan özünü aramaya çalıştığım zamanlar da oldu. Jeo-Atlas da bütün bu sürecin sonunda geldiğimiz noktanın bir anlatısı.”

Bu dikey yeryüzü üzerinde yer alan dozerler, insanın son dönemde doğaya olan etkisini bir imgeye dönüştürüyor. Çalışma, bu haliyle kentsel dönüşümün bir simgesi haline geliyor. Kontrolsüz yapılaşmayla bir kez daha yüzleşmeyi sağlayan çalışma, izleyicileri derin bir sorgulama ve içsel bir hesaplaşmaya davet ediyor. 

İstanbul trafiğinin en yoğun olduğu noktalardan birinde, Kabataş’taki eser Ekim sonuna kadar görülebilecek. 


Sanatın Doğayla Buluşması

Bu ayki diğer sergi yazımızda İstanbul’daki üç sergiden söz etmiştik. Yaz sezonunun gelmesiyle birlikte sergiler de güneye, yaz turizminin yoğun olduğu bölgelere daha yoğun şekilde inmeye başladı. İstanbullu galerilerden x-ist ile Simurg Inn (Çanakkale) işbirliğiyle “Walls Embraced” sergisi, 11 çağdaş sanatçının eserlerini Aristoteles’in izinden giderek, doğayla iç içe bir mekânda izleyiciyle buluşturuyor. x-ist sanatçılarından Ali Bilge Akkaya, Ansen, Aylin Zaptçıoğlu, Burçin Başar, Merve Atılgan, Metin Alper Kurt, Murat Palta, Seda Hepsev, Serkan Yüksel, Tayfun Gülnar ve Tuba Şamlı’nın eserlerinin yer aldığı seçki, sanatın yalnızca galeri duvarlarıyla sınırlı olmadığını gösteren bir kurguya sahip. Sergi, eserlerin sunulduğu mekanla kurduğu diyalogla, izleyiciyi sanatın mekânsal algısı, şehir-doğa ilişkisi ve estetik duyarlılık üzerine yeniden düşünmeye davet ediyor. Sergi, yaz boyunca Simurg Inn’de görülebilecek. 

Biçim, Doğa ve Performansın Kesişiminde Bir Sergi

İzmir Alaçatı’da ise Warehouse by The Stay, her yıl olduğu gibi yine otelini sanatsal etkinliklere açıyor. İzmir merkezli FA Sanat Galerisi’yle işbirliğine giden The Stay, Ekrem Yalçındağ’ın yeni sergisine ev sahipliği yapıyor. Yalçındağ, “Nature. Form. Perform.” adlı sergisiyle sanatseverleri doğayla, biçimle ve performansla iç içe, düşündürücü ve ilham verici bir sanatsal deneyime davet ediyor.   

FA Sanat Galerisi ressam Füsun Dölek ile Aylin Girgin tarafından kuruldu. Sergi için ise sanatçının 2018 yılından günümüze uzanan, son üç döneminin yer aldığı özel bir seçkiden oluşuyor. Eserlerin yapımında kullanılan ağaç baskı ve ipek baskı teknikleri, doğayla kurulan fiziksel ve kavramsal bağı güçlendiriyor.


Karadenizli Ressamlar Urladam’da 

Yine İzmir’de kaliteli kültür sanat etkinliklerini çoğaltmak ve onlara erişimi kolaylaştırmak amacıyla kurulan Urladam Sanat Merkezi, Karadenizli ressamlardan Orhan Zafer ve Mümin Candaş’ın “Mavi ve Siyah” adlı sergilerini sanatseverlerle buluşturuyor. Küratörlüğünü sanat yazarı İbrahim Karaoğlu’nun yaptığı sergi 10 Temmuz’a kadar haftanın her günü izlenebilecek. Küratör Karaoğlu, bu sergiyi “İki ayrı duygu yolculuğu” olarak tanımladığı manifestosunda, “Aynı denizin kıyısında büyümüşler. Yoğun sanatsal süreçleri paylaşarak birbirlerini çoğaltan ve derinleştiren iki kadim dost onlar. Her biri farklı üslup, renk ve gerçeklikler üzerinden tanımlıyor sanatını. Karşıtlıklar içinde bir diyalog bu sergi: Biri insanın olmadığı bir ıssızlığı ve suskuyu, diğeri insanın içindeki ıssızlığı ve iç sesleri resmediyor” ifadelerini kullanıyor. 



Yorumunuzu bırakın