Eda Çamlı | Ed. Seda İstifciel
Haftalık Sanat Haberleri (15 Eylül- 22 Eylül) :
35. Akbank Caz Festivali Başlıyor
Türkiye’nin en köklü caz etkinliklerinden Akbank Caz Festivali, 35. yılında da şehri cazın farklı renkleriyle buluşturmaya hazırlanıyor. 27 Eylül – 12 Ekim tarihleri arasında gerçekleşecek festival, “Şehrin caz hali” mottosuyla dünya sahnesinden önemli isimleri, yerli sanatçıları ve genç yetenekleri bir araya getirecek.
Akbank Sanat ve BKM organizasyonuyla düzenlenen festival, geniş müzik programının yanı sıra paneller, atölyeler ve yan etkinliklerle katılımcılara çok boyutlu bir deneyim sunacak.
Festivalin açılışı, cazın doğaçlama ruhunu rock tınılarıyla harmanlayan İlhan Erşahin’s İstanbul Sessions ile yapılacak. Programda; Anadolu ezgilerini dünya müziğiyle buluşturan Maya Perest, genç caz müzisyenlerinden oluşan Kind of Six, pastoral atmosferiyle dikkat çeken Ahmet Ali Arslan ve Türkiye’nin ilk kadın müzik kolektifi Sista Sound öne çıkıyor.
Caz kulüplerinin ruhunu festival sahnesine taşıyacak Caz Kulüpleri Gecesinde; Berkay Sümbül Quintet, Yeşim Pekiner Quintet ve Batu Şallıel & İstanbul Swing Cats sahne alacak. Festivalin özel projelerinden Jazz Meets Rap, cazın doğaçlamacı enerjisini rap’in söz gücüyle buluşturarak yeni bir müzikal deneyim yaratacak.
Uluslararası sahneden öne çıkan isimler arasında Grammy adayı arpist Brandee Younger, dark jazz’ın öncüsü Bohren Und Der Club Of Gore, İskandinav caz triosu RYMDEN, çağdaş füzyonun temsilcisi Chief Adjuah, Brezilyalı virtüöz Eliane Elias, Afro-Küba geleneklerini cazla harmanlayan Alfredo Rodriguez & Pedrito Martínez, ECM sanatçısı Aaron Parks & Little Big ve Polonya’nın yükselen yıldızı Kinga Głyk bulunuyor.
Festivalin yan etkinlikleri de müzikle farklı disiplinleri buluşturacak. Paneller ve atölyeler; cazın edebiyatla, sinemayla ve medya görünürlüğüyle kurduğu bağları tartışmaya açacak. Çocuklara yönelik “Çılgın Çocuk Orkestrası” ve Bant Mag. moderatörlüğünde gerçekleşecek özel buluşmalar, programın öne çıkanları arasında.
35. Akbank Caz Festivali, 27 Eylül – 12 Ekim tarihleri arasında İstanbul’un farklı mekânlarında müzikseverleri ağırlayacak.
*Görsel, kültür.istanbul resmi web sitesinden alınmıştır.
Üç Ayaklı Kedi: 18. İstanbul Bienali Üç Yıla Yayılan Yapısıyla Başlıyor
İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından düzenlenen 18. İstanbul Bienali, bu yıl alışılmışın dışında bir kurguyla sanatseverlerin karşısına çıkıyor. Christine Tohmé’nin küratörlüğünde gerçekleşen bienal, “Üç Ayaklı Kedi” başlığıyla üç yıla yayılan özgün bir yapıya sahip. Bienal, kırılganlık ile direnç arasındaki hassas dengeyi, geleceğe dair ihtimalleri ve kendini koruma yollarını güncel sanatın dilinden tartışmaya açıyor.
Adını, kent yaşamının özgür ve dirençli figürlerinden biri olan üç ayaklı kediden alan bienal, bu metafor aracılığıyla kaybolup yeniden ortaya çıkmayı, denge arayışını ve dönüşüm cesaretini merkeze alıyor. Kedi, eksikliğine rağmen yoluna devam ederken, aynı zamanda toplumsal krizler, zorunlu göçler ve belirsizlikler karşısında insan bedeninin ve ruhunun verdiği tepkilere de ayna tutuyor.
Bienalin üç ayağa yayılan yapısı şöyle kurgulandı:
2025 – İlk Ayak: 20 Eylül – 23 Kasım tarihleri arasında gerçekleşecek ilk bölüm, İstanbul’un farklı mekânlarında 40’tan fazla sanatçının eserini içeren kapsamlı bir sergiye ev sahipliği yapacak. Programda ayrıca performanslar, film gösterimleri ve konuşmalar yer alacak.
2026 – İkinci Ayak: Bienalin ikinci yılı, kalıcı bir sanat akademisinin kurulmasına ve yerel inisiyatiflerle işbirliği içinde geliştirilecek bir kamusal program dizisine odaklanacak.
2027 – Üçüncü Ayak: Bienalin son ayağı, önceki iki yılda biriken üretimleri, deneyimleri ve karşılaşmaları bir araya getirerek sergi ve atölye programlarıyla tamamlanacak.
Christine Tohmé, kaleme aldığı küratoryal metinde bienalin bu çok katmanlı yapısını şu sözlerle aktarıyor:
“Üç ayağı üzerinde 2025’ten 2027’ye uzanan 18. İstanbul Bienali, her yönüyle bir kediyi andırıyor. Zaman içinde esneyerek ayaklarını yere basıyor; sohbetlerden, egzersizlerden ve aralıksız haber akışından beslenen bir ritmi benimsiyor.”
İstanbul Bienali, sadece İstanbul’un değil, bölgenin de kültürel ve sanatsal hafızasına dokunmayı hedefliyor. Klasik bienal formatının ötesine geçen bu yapı, uzun soluklu bir deneyim olarak izleyicilere adım adım dönüşen bir sanat yolculuğu vaat ediyor.
*Görsel, bienal.iksv.org resmi web sitesinden alınmıştır.
Nilbar Güreş’ten “Kadife Bakış”
Arter, Nilbar Güreş’in Türkiye’deki ilk kurumsal kişisel sergisi “Kadife Bakış”a ev sahipliği yapıyor. Emre Baykal küratörlüğünde hazırlanan sergi, sanatçının yirmi beş yılı aşkın pratiğini geniş bir perspektiften ele alarak 12 Nisan 2026’ya kadar sanatseverlerle buluşuyor.
Resim, gravür, kolaj, fotoğraf, heykel ve video gibi farklı disiplinlerden üretilmiş kapsamlı bir seçkiyi bir araya getiren sergi, Güreş’in üretiminde insan ile insan olmayanı, gerçek ile kurguyu, temsil ile soyutlamayı iç içe geçiren katmanlı yapıyı görünür kılıyor. Erken dönem işlerini yeni üretimleriyle yan yana getiren “Kadife Bakış”, sanatçının yıllar içinde kurduğu eleştirel ve muhalif söz dağarcığını çok boyutlu bir şekilde izleyiciye sunuyor.
Nilbar Güreş’in yapıtları, insanların, hayvanların, bitkilerin ve mitolojik öğelerin iç içe geçtiği, sürekli dönüşen bir dünya kuruyor. Toplumsal cinsiyet normlarını sorgulayan, ötekileştirmeye karşı duran ve birlikte yaşamanın alternatif yollarını araştıran işleri; renkli, hayal gücü geniş ve provokatif bir görsel dil yaratıyor. Sanatçının farklı mecraları ayrım gözetmeden kullanması, kimi zaman bir fikri farklı tekniklerde tekrar işlemesi, kimi zamansa tek bir yapıt içinde birleştirmesi, üretimlerine hem çeşitlilik hem de çok katmanlılık kazandırıyor.
Sergiye, sanatçının pratiğini farklı boyutlarıyla irdeleyen kapsamlı bir kitap da eşlik ediyor. Didem Uraler Çelik’in tasarımını üstlendiği yayında Emre Baykal, Silvia Eiblmayr ve Lora Sarıaslan’ın yeni metinleri yer alıyor.
Nilbar Güreş’in “Kadife Bakış” sergisi, Arter’de 12 Nisan 2026’ya kadar görülebilir.
*Görsel, arter resmi web sitesinden alınmıştır.