Eda Çamlı | Ed. Seda İstifciel
Haftalık Sanat Haberleri ( 17 Mart - 24 Mart) :
Jinoos Misaghi’den Algının Katmanlarına Yolculuk
Jinoos Misaghi’nin kişisel sergisi “Soyut Bir Durum İçinde Gezinmek”, 8 Mart - 18 Mayıs tarihleri arasında Eldem Sanat Alanı | Fırın’da sanatseverlerle buluşuyor. SAHA Sürdürülebilirlik Fonu desteğiyle hayata geçirilen sergi, algının sınırlarını zorlayan, gerçekliği yeniden kurgulayan ve insan zihninin anlam inşa etme süreçlerini sorgulayan güçlü bir görsel deneyim sunuyor.
Tahran doğumlu ve Eskişehir’de yaşayan sanatçı, ilk kez sergilenecek olan akrilik tuval eserleriyle izleyiciyi, kesinliğin kaybolduğu, belirsizliğin hâkim olduğu bir dünyada keşfe çıkarıyor. Misaghi’nin katmanlı resimleri, algının kırılgan doğasını ve bağlamın kavrayışımız üzerindeki etkisini gözler önüne seriyor. İran minyatür sanatındaki çoklu bakış açısını Batı’nın doğrusal perspektifiyle harmanlayan sanatçı, izleyicinin tek bir noktada sabitlenmesini engelleyerek, onu farklı görsel güzergâhlara yönlendiriyor.
Sanatçının kolaj tekniğini hem kavramsal hem de biçimsel bir anlatım aracı olarak kullandığı eserleri, basın fotoğraflarından sosyal medya imgelerine, reklam görsellerinden tarihî sanat eserlerine uzanan geniş bir görsel hafızaya dayanıyor. Özgün bağlamlarından kopartılıp yeni bir mekânsal düzlemde bir araya getirilen bu imgeler, anlamı yeniden inşa ederek çok katmanlı bir anlatı oluşturuyor. Tanıdık formların fantastik öğelerle iç içe geçtiği bu atmosferde, izleyici kendini ne tam anlamıyla gerçek ne de tamamen hayal ürünü bir dünyada buluyor.
“Soyut Bir Durum İçinde Gezinmek”, perspektifin dinamik bir oyun alanına dönüştüğü, anlamın sürekli dönüşüme uğradığı ve gerçekliğin parçalı bir şekilde yeniden kurulduğu bir sergi olarak izleyiciyi bekliyor.
* Görsel, firinartspace resmi Instagram hesabından alınmıştır.
Summer Wheat’ten Doğa ve İnsan Üzerine Büyüleyici Bir Yolculuk: “No Rain, No Flowers”
Summer Wheat’in “No Rain, No Flowers” başlıklı kişisel sergisi, 14 Mart-13 Nisan tarihleri arasında Dirimart Pera’da sanatseverlerle buluşuyor. Sanatçı, resim ve heykelden oluşan bu serisiyle, küresel kapanmanın bireysel ve toplumsal etkilerine odaklanıyor. Bahçeyi andıran bir atmosferde kurgulanan sergi, izleyiciyi hem doğayla hem de kendi iç dünyasıyla derin bir diyaloğa davet ediyor.
Wheat’in alüminyum tel örgü üzerine akrilik boyayla oluşturduğu özgün yüzeyler, onun sanatsal diliyle farklı dönem ve stilleri buluşturma tutkusunu yansıtıyor. Rönesans gravürlerinden modernist soyutlamalara, antik sanat ve orta çağ dokumalarından sosyal medya kültürüne kadar geniş bir ilham kaynağına sahip eserleri, geçmiş ve bugünün görsel anlatılarını çarpıcı bir biçimde iç içe geçiriyor. Kadın figürleri ise, hem bireysel hem de toplumsal dönüşümün sembolleri olarak, influencer kültüründen güzellik trendlerine uzanan bir yelpazede “elçiler” olarak tasvir ediliyor.
Sergiye eşlik eden dört mozaik heykel, doğal bir toplanma alanı yaratırken, izleyiciyi düşünmeye ve iletişime teşvik ediyor. Taşlardan oluşan oturma alanları, doğanın sunduğu içsel bir durak noktası gibi şekilleniyor. Wheat, eserlerinde insanın doğayla kurduğu bağı, keşif ve dönüşüm sürecini ele alarak, bizi vahşi ve özgür bir dünya ile yüzleşmeye çağırıyor.
“No Rain, No Flowers”, insanlığın içsel yolculuğunu ve doğanın dönüştürücü gücünü keşfetmek isteyenler için kaçırılmayacak bir deneyim sunuyor.
*Görsel, Dirimart resmi web sitesinden alınmıştır.
Yanardağ Sevdalısı
Galerist, Anlam de Coster küratörlüğünde hazırlanan "Yanardağ Sevdalısı" sergisini 13 Mart - 26 Nisan tarihleri arasında sanatseverlerle buluşturuyor. Sergi, yanardağların yaratıcı ve yıkıcı gücünü keşfeden 40’a yakın sanatçının eserlerine ev sahipliği yapıyor.
Kuzey ve Güney Amerika, Afrika, Avrupa ve Türkiye’den sanatçıların bir araya geldiği sergide, 18. yüzyıldan günümüze uzanan seçkide 15’ten fazla sanatçının sergiye özel ürettiği eserler ilk kez izleyici karşısına çıkıyor. Sergi, Susan Sontag’ın Yanardağ Sevdalısı adlı romanından ilhamla, yanardağı arketipsel bir figür olarak ele alıyor. Bilinçdışındaki ilkel enerjileri, bastırılmış arzuları ve patlama ile arınma süreçlerini temsil eden yanardağ, sanatçılar tarafından mitolojik ve kültürel bağlamlarıyla da inceleniyor. Tanrılar, simya ve kozmik güçlerle ilişkilendirilen bu metafor, dünyevi ile ilahi arasındaki sınırları keşfetmeye olanak tanıyor.
Sergi, yanardağın patlayıcı doğasından hareketle insan olmanın derinliklerine inen çok katmanlı bir anlatım sunuyor. Yanardağ Sevdalısı, Melike Abasıyanık Kurtiç, Beatrice Arraes, Dalya Baruh, Lysandre Begijn, Hera Büyüktaşcıyan, Alex Červený, Marta Cypel, Sophie Dries, Pietro Fabris, Azzurra Galatolo, Dimitris Gketsis, Cecilia Granara, Başak Günak, Mariana Hahn, Jen Hitchings, Ahmet Doğu İpek, Merve İşeri, Marie Jacotey, Onur Kılıç, Stanislao Lepri, Yıldız Moran, Lara Ögel, Zoë Paul, Anousha Payne, Moritz Eduard Pechuël-Loesche, Camila Rocha, Thiago Rocha Pitta, Friedrich Rehberg, Johanna Seidel, Yusuf Sevinçli, Pari Sofianou, Ayla Tavares, Ayça Telgeren, Margaret R. Thompson, Gina Tibbott, Elif Uras, Burcu Yağcıoğlu ve Robert Wilson’un eserlerini bir araya getiriyor. Türkiye’de ilk kez izleyici karşısına çıkacak 19 sanatçı da serginin dikkat çeken isimleri arasında yer alıyor.
*Görsel, galerist resmi web sitesinden alınmıştır.