Orhun Atmış | Ed. Seda İstifciel
Yaz mevsiminin sonlarına doğru yaklaştığımız bugünlerde sergi mekânları da büyük oranda tatildeler. Elbette İstanbul gibi bir metropolde tamamen kapanan galeri sayısı az olsa da herkesin gözü Eylül ayında. Sonbaharın hafif hafif kendini hissettirmeye başladığı Eylül ayı, kültür sanat sezonunun da açılış ayı anlamına geliyor. Hatta İstanbul’da bu açılışlar Ekim ayına da sarkıyor.
Bugün ilk olarak konu edineceğim sergi, aslında İstanbul’un tam olarak göbeğinde yer alan ve her gün milyonlarca insanın ve de yabancı turistlerin uğrak noktası Taksim’den. Metro girişine konumlanan Taksim Sanat’ın çehresi, 2019’dan bu yana epey değişti. Artık nitelikli sergilerin birer “durağı” haline geldi.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) iştiraklerinden Kültür AŞ ve İyilik İçin Sanat Derneği’nin işbirliğiyle düzenlenen “Ay Tozunda Yürür Gibi” başlıklı sergi kapılarını 15 Ağustos’ta açtı ve 20 Eylül’e kadar görülebilecek. Sergide, dernek sanatçılarının yanı sıra bağımsız üreticilerin de yer aldığı 29 sanatçıya ait toplam 74 eser yer alıyor. Siz de yolunuz Taksim’e düştüğünde o kalabalıktan sanat aracılığıyla sıyrılabilir, yerli ve yabancı sanatseverlerle birlikte kozmopolit İstanbul’un tadını bir de böyle çıkarabilirsiniz.
Küratörlüğünü Hicran Aksöz’ün üstlendiği sergi resim, heykel, fotoğraf, video ve yerleştirme gibi farklı disiplinlerden oluşan yapıtlarla benliğe yapılan bireysel yolculukların izini sürüyor. Sergi, adını Ay yüzeyine atılan ilk insan adımlarından ilhamla “Ay Tozunda Yürür Gibi” metaforundan alıyor. Her bir yapıt, sessiz ama iz bırakan bir içe dönüş hareketini çağrıştırıyor. Bu içsel keşif, şiirsellik ve kırılganlıkla örülü, yön duygusunu kaybetmeden ilerleyen bir benlik haritasına dönüşüyor. Sergi açıklama metninde Jacques Lacan ve Michel Foucault gibi düşünürlerin kuramlarıyla temellendirilen bu yaklaşım, sanatçıların bireysel üretimlerini kolektif bir düşünce alanında buluşturuyor. Duyguların, kimliğin ve aidiyetin katmanlı doğasına temas eden üretimler, izleyiciye dilin ötesinde bir deneyim sunarken, sanatın kolektif hafıza oluşturmadaki rolüne de dikkat çekiyor.
“Ay Tozunda Yürür Gibi” sergisinde yer alan sanatçılar şöyle: Mehmet Anik, Hasiyne Ayhan, Ahmet Hamdi Başsöz, Daniela Budişteanu, Zeynep Baloğlu, Delfin Demirgüreş, İrem Deniz, Ayşegül Düşek, Buse Elçi, Nida Erdoğan, Fadik Erin, Kardelen Erken, Asya Nur Hasgül, Ezgi Kanargı, Melike Kuş, Ece Kuyu, Esra Mengülerek, Modilda, Fatih Özkan, Beyzanur Özyurt, Yağız Seis, Barışcan Seval, Barış Can Solak, Gülşah Sözbir, İrem Nur Taşkın, Emir Furkan Tekkalmaz, Nadide Üster, Emir Yasin Yağmurca, Ali Yayla.
***
Van Gogh’un Işığının İzinde!
Yine İBB mekânlarından ama bu kez dijital sanata kapılarını açan ve bu bağlamda Türkiye’deki en kapsamlı alan olan Dijital Deneyim Merkezi, ressam Vincent Van Gogh’un evrensel mirasını ileri teknolojiyle bir araya getiren “Van Gogh: Işığın İzinde” sergisini sanatseverlerle buluşturuyor. Sergi ziyaretçilerine kapılarını 23 Ağustos’ta açacak ve uzun süre de açık kalacak.
Sergi, sanatçının eserlerini dijital teknolojilerle birleştirerek hem dev bir şekilde anlatı sunuyor hem de bu şekilde yaşam hikâyesini anlatıyor
Mekânın farklı noktalarına yerleştirilmiş sahneler ve deneyim alanları, izleyeni Van Gogh’un bilinçaltına dalan bir başlangıçtan gençlik yıllarına, güneşi kovaladığı yaratıcı dönemlere ve Saint-Rémy’deki hastane odasının penceresinden açılan manzaralara taşıyor. İBB Kültür AŞ Genel Müdürü Osman Cenk Akın, sergiye ilişkin, açılışta yaptığı konuşmada şunları söyledi: “Dünya sanat tarihinin en önemli isimlerinden Vincent Van Gogh’un yaşam öyküsü ve eserlerini, Dijital Deneyim Merkezi’nde izleyicisiyle buluşturmaktan mutluluk duyuyoruz. Van Gogh: Işığın İzinde sergisi, ressamın ışık ve renklerle sarmalanan dünyasını, bugünün diliyle, bugünün teknolojisiyle yeniden anlatıyor ve her birimize kendi iç ışığımızı keşfetme fırsatı sunuyor.”
Sanatı, teknolojiyi ve mekânsal deneyimi buluşturan “Van Gogh: Işığın İzinde” sergisi, her yaştan ziyaretçiye farklı bir keşif imkânı sunuyor. Toplam 13 eserin yer aldığı seçkide, 10 çalışma Dijital Deneyim Müzesi’ne özel olarak üretilerek ilk kez izleyiciyle buluşacak. Her yaştan denince bir dipnot düşmekte yarar var. Dijital Deneyim Müzesi’ndeki dört oda ve dijital koridor, tanık olduğum üzere çocukların büyük ilgisini çekiyor. Teknolojinin, dijitalleşmenin içine doğan çocuklar bu sergide Van Gogh’un eserlerinin “puzzle”larını dijital ekranlarda çözebilecek, kendilerine ayrılan oyun alanında ise boyadıkları resimleri duvarlara yansıtarak dev bir şekilde tekrar görebilecek, Van Gogh’un ay ışığı tablosunun yer aldığı kaydıraktan kayabilecek ya da üstüne bastığında yerdeki alandan çiçeklerin yükseldiği bir deneyim yaşayacak.
Sergideki Deneyim Odası ve Artırılmış Gerçeklik Odası’nda ise Nohlab’in daha önce Dublin’de sergilenen çalışmaları, Türkiye’de ilk kez Dijital Deneyim Müzesi’nde izleyiciyle buluşacak. Bu odalardan yapılacak sosyal medya paylaşımlarını yakın zamanda görmeye başlayabilirsiniz. Sergide, altı sanatçı ve kolektife ait 13 dijital eser yer alıyor. Sanatçılar; Design in Situ, Fuat Genç, Lucid Realities, Nohlab, Özde Karadağ, Ufuk Barış Mutlu.
**
UrlaDam’da Karma Sergi: “Doğada Saklı”
Eğer hâlâ yazın tadını Ege’de ve özellikle İzmir’de çıkarıyorsanız, adını anmaya değer bir sergi UrlaDam Sanat Galerisi’nde açıldı. UrlaDam, Türkiye’nin yeni mezun genç sanatçılarını her yıl aynı çatı altında İstanbul’da bir araya getiren BASE’in sekiz farklı edisyonuna katılmış 32 genç sanatçının güncel eserlerinden oluşan özel bir seçkiye ev sahipliği yapıyor. Sergi , 12 Eylül’e kadar ücretsiz bir biçimde ziyaret edilebilecek.
TEB Özel Bankacılık desteğiyle gerçekleşen “Doğada Saklı” başlıklı sergi, doğayı yalnızca dışsal bir manzara olarak değil, hafızanın, bedenin ve geçişin mekânı olarak düşünmeye davet ediyor. Sanatçılar doğayı gözlemlenen bir nesne olmaktan çıkararak, içinde yaşanılan, bedensel ve duygusal bağlarla örülü bir varlık alanı olarak ele alıyor. Doğa ile insan arasındaki ilişki, yabancılaşma, özlem ve içsel aidiyet gibi çelişkili duygularla örülmüş bir süreklilik biçiminde okunuyor. Doğada Saklı, bu ilişkinin sezgisel boyutlarına odaklanarak, izleyiciyi geç kalmış bir temasın, ertelenmiş bir yüzleşmenin ve hâlâ mümkün olan bir yeniden bağ kurma arzusunun izini sürmeye çağırıyor.
Sergide yer alan sanatçılar Ayşe Uluçay, Barışcan Seval, Baver Doğanay, Beyza Turak, Damla Yalçın, Deniz Çeliker, Dilara Göl, Dilara Pak, Duygu Aydoğan, Emre Evcimen, Ergül Karagözoğlu, Eylül Civelek, Gizem Çeşmeci, Handan Akarsu, Hasan Doğan Yılmaz, Kenan Filiz, Medine İrem Dokumacı, Merve Çetin, Merve Yenigeldi, Mürsel Argunağa, Nesligül Cebesoy, Ömer Kılıç, Rabia Kalyoncuoğlu, Reyhan Mente, Sanem Odabaşı, Serhıldan Durğın, Sesil Beatris Kalaycıyan, Su Çizgen, Şule Yılmaz, Tıfak Arslan, Umut Toros ve Zeynep Erol.