Artist: Zeynep Merve Çiçek | Ed. Seda İstifciel
Decollage Art Space olarak başlattığımız ‘Bir Sanatçı Bir Hikaye’ temalı Artist Spotlight yazı serisinde, her hafta bir sanatçının üretim pratiğine ve sanatsal yaklaşımına odaklanacağız. Bu yazı serisi ile sanatçıların üretim pratiğini ve sanatsal yaklaşımını odağa alarak görünürlüklerini artırmayı amaçlıyor, aynı zamanda farklı disiplinlerden bireysel sanatçıların daha fazla duyulmasına destek olmak, onları sanat profesyonellerine ve sanat dünyasında etkili kişilere ulaşmalarına aracı olmak istiyoruz.
Kurum olarak sanatçılarla sanat ekosistemi arasında sürdürülebilir ve nitelikli bağlar kurmayı önemsiyor, bu röportajlar ile sanatçıların profesyonel sanat süreçlerini geniş kitlelerle buluşturmayı arzuluyoruz. Artist Spotlight serisinin, güncel sanat ortamında karşılaşmalara alan açarak güçlü bir ağ kurmanın da zeminini hazırlayacak bir platform olmasını hedefliyoruz.
Artist Spotlight ‘Bir sanatçı bir hikaye’ serimizde “ODAK” sergimizde yer alan sanatçılarımız ile konuştuk.
Bu haftaki konuğumuz Zeynep Merve Çiçek
Keyifli okumalar.
Sanat sizin için ne ifade ediyor?
Sanat benim için bir dil. Her sanat alanı izleyiciyle kendi pratikleri aracılığı ile iletişim kuruyor. Sanatta sanatçı ve izleyici olmak üzere iki rol var, ben sanatçı rolündeyim ve çevremle etkileşimimi üretimlerim aracılığıyla sürdürüyorum. Ürettiğim her bir çalışma eğer izleyicinin kendinden parçalar bulabileceği nitelikteyse iletişim başlıyor, eğer izleyici kendinden bir parça göremiyorsa sanatçı ve üretim kendi içine kapanıyor.
Sanat yapma pratiğinde sizi besleyen ‘an’lar neler?
Beni en çok besleyen an veya anlar gündelik yaşantıdaki hareketlilik. Çevreme dair çok gözlem yapıyorum, gündelik gelişmeleri takip etmeye çalışıyorum. Özellikle düşünsel, psikolojik ve toplumsal meseleler ilgimi çekiyor. Bir meseleden etkilendiysem onu kendi ifade biçimimle ortaya koyma ihtiyacı hissediyorum. Olaylara ve durumlara da her zaman sözel ya da tepkisel cevaplar verilemiyor ama ben her türlü tepkimi görsel yollarla ifade edebiliyorum. Bu durumda yaşanan meseleler beni beslemiş oluyor. Her mesele ilgimi çekiyor diyemem veya bir genelleme yapmama imkan yok, özellikle ilgimi çeken meselelerden örnek verecek olursam; aidiyet, aidiyetsizlik, dışlanma, yabancılaşma ve kadın meseleleri ilgimi çeken konular arasında sayılabilir.
Yaşam deneyiminiz sanat pratiğinizi nasıl şekillendirdi ve etkiledi? Gelecekte üretim pratiğinize dahil etmeyi düşlediğiniz yeni bir malzeme, tema ya da yöntem var mı?
Edindiğim deneyimler sanat pratiğime konu veya kavram olarak yansıyor. Kendime çıkarım yaptığım durumları görsel olarak ifade ediyorum. İzleyici orada bir mesele görüyor ama aslında var olan benim yaşadığım bir durumun içselleştirilerek yansıtılmış hali. Gelecek üretimlerimde katmanlar oluşturmayı düşünüyorum. Neredeyse rölyef diyebileceğimiz katmanlar oluşturmayı planlıyorum. Şu anki üretimlerimde de dikiş var ancak yeni üretimlerimde dikiş de daha fazla ön plana çıkan bir etmen olacak.
Sanatınızda geliştirdiğiniz dilin oluşum aşamalarını dinlemek isteriz. Üslubunuzu belirleyen temel yaklaşımlar neler ve nasıl geliştirilebilir?
Şu anda oluşturduğum dil de üslup da öncelikle çok çalışarak geçti. İnsan nasıl ki konuşa konuşa iletişim becerilerini geliştiriyorsa, sanatsal bird il de deneye deneye oluşuyor. Elimden geldiğince malzeme denedim. Neyi, nasıl ve ne şekilde ifade edebileceğim üzerine çok çalıştım. Denge benim için çok önemli. Resim bizimle konuşur aslında, iyi eser izleyici ile diyaloğa girer. Ben üretimlerimin izleyici ile kuracağı diyaloğun şekline ve diyaloğun nasıl gelişeceğine önem veriyorum. Günlük hayattaki diyaloglarımızda her şeyi söylemek de itici gelir çok susmak da… Bu dengeyi üretimlerimde de kurmaya çalışıyorum.
Bir fikri 'bu artık esere dönüşmeli' dedirten o kıvılcım sizde nasıl oluşuyor?
Genellikle zihnimde canlandırmamla ilgili eseri ortaya çıkarma fikrim. Ben hiç “hadi biraz üreteyim” diye işe başlamıyorum. Günlük okumalarım oluyor, günlük mutlaka yazı da yazıyorum. Mesela etkilendiğim bir durum oluyor önce işin ismi zihnimde canlanıyor sonra da imge, ve ardından üretim. Bazen zihnimde sayısız fikir oluşuyor, ne yapacağımı yine zihnimde belirliyorum. Ne yapacağımı belirleme aşaması bazen haftalar bazen aylar sürüyor. Herşey zihnimde netleştikten sonra hepsini bir anda somutlaştırıyorum yani üretiyorum. Bazen 10 günde bazen bir ayda bitiyor üretim ama fikir ve düşüncenin olgunlaşması kısmı da bazen bir seneyi geçiyor.
Bir izleyiciyle karşılaşma anı sizin için ne ifade eder? Hiçbir izleyici görmeyecek olsa, yine de sanat yapar mıydınız? Neden?
Her izleyici yepyeni bir sürpriz. Eskiden beğenilip beğenilmemeyi görünür olup olmamayı çok umursardım. Şu anda bu durum açıkçası çok geri planda. Ben aslında üretim yaparken kendimi ifade ediyorum yani bir eser ortaya çıksın diye çalışmıyorum. Kimse görmeyecek olsa da ben üretmeye devam ediyorum. Aslında teknik olarak üretimlerimi genelde kimse görmüyor. Ben üretiyorum sonra öyle bir noktaya geliyor ki üretimlerim sergide yer almış. Sergi yapayım diye hiç üretim yapmadım bugüne kadar, öyle yola çıksam olmaz da zaten… Üretmen yaşamımın bir parçası ve ben kimse görmese de üretirim, üretiyorum çünkü kendimi bu şekilde rahatlatıyorum, olayları ve durumları bu şekilde özümseyebiliyorum ve aşmam gereken engeller varsa bu yolla önce o engeli üretimlerimle aşıyorum sonra o engelle nasıl başa çıkabileceğimi öğrenmiş oluyorum ve engel de otomatik olarak ortadan kalkmış oluyor.
Sanatsal üretiminizde ileride hangi meseleleri merkeze almayı düşünüyorsunuz?
Yalnızlık ve rastlantı temaları üzerine çalışıyorum. Günümüz insanının en büyük problem bu sıralar yalnızlıkmış gibi geliyor bana. Diğer mesele ise günümüzde plan yapamamamızla ilişkili, tüm hayatımız artık rastlantısal olarak şekilleniyormuş gibi hissediyorum.