26 Ağustos 2025 Salı

Artist Spotlight ‘Bir Sanatçı Bir Hikaye’: Özgüç Umut Çelen

Artist: Özgüç Umut Çelen |  Ed. Seda İstifciel


Decollage Art Space olarak başlattığımız ‘Bir Sanatçı Bir Hikaye’ temalı Artist Spotlight yazı serisinde, her hafta bir sanatçının üretim pratiğine ve sanatsal yaklaşımına odaklanacağız. Bu yazı serisi ile sanatçıların üretim pratiğini ve sanatsal yaklaşımını odağa alarak görünürlüklerini artırmayı amaçlıyor, aynı zamanda farklı disiplinlerden bireysel sanatçıların daha fazla duyulmasına destek olmak, onları sanat profesyonellerine ve sanat dünyasında etkili kişilere ulaşmalarına aracı olmak istiyoruz.

Kurum olarak sanatçılarla sanat ekosistemi arasında sürdürülebilir ve nitelikli bağlar kurmayı önemsiyor, bu röportajlar ile sanatçıların profesyonel sanat süreçlerini geniş kitlelerle buluşturmayı arzuluyoruz. Artist Spotlight serisinin, güncel sanat ortamında karşılaşmalara alan açarak güçlü bir ağ kurmanın da zeminini hazırlayacak bir platform olmasını hedefliyoruz.

Artist Spotlight ‘Bir sanatçı bir hikaye’ serimizde “ODAK” sergimizde yer alan sanatçılarımız ile konuştuk.

Bu haftaki konuğumuz Özgüç Umut Celen.

Keyifli okumalar.

Sanat sizin için ne ifade ediyor?

Sanat benim için üretim ve yaratıcılık demek. Fikirlerimi yüzeylere ya da fiziksel biçimlere aktararak zihnimde canlanan imgeleri görünür kılıyorum. Bu, aslında kendi düşlerimi görme süreci. Yaratıcılığı keşfetmek ve anlatmak istediklerimi yazmadan ya da konuşmadan ifade etmek benim için sanatın özünü oluşturuyor diyebilirim. 


Sanat yapma pratiğinde sizi besleyen ‘an’lar neler? 

Her ‘an’ benim için bir ilham kaynağı olabilir. Genellikle müzik eşliğinde resim yaparım; kimi zaman duyduğum seslerin dünyasını resimlerime taşırım. Bazen de çok sıradan denebilecek anlara odaklanırım. Yani demek istediğim şey o an’a nasıl baktığımla ilgili. Mesela bir terzi imgesi çok sıradan ve geleneksel bulunabilir ancak benim mizacımda kıyafet dikmek yerine bir figürü dikebilen bir imgeye dönüşebiliyor. Küçük ve sıradan an’ları çok önemsiyorum. Toplumsal bir olayı küçük bir ayrıntısından ele almayı seviyorum. Ateş böceği, doğada yalnızca ışık saçan bir canlı olabilir; ama benim resimlerimde bastırılmış bir varlığın metaforuna dönüşerek, alev alev yanan güçlü bir imge haline geliyor. 

Yaşam deneyiminiz sanat pratiğinizi nasıl şekillendirdi ve etkiledi? Gelecekte üretim pratiğinize dahil etmeyi düşlediğiniz yeni bir malzeme, tema ya da yöntem var mı? 

Sanat pratiğim yaşam deneyimlerimden doğrudan etkileniyor. 2014 yılında MSGSÜ Seramik ve Cam bölümünde sanat yolculuğuma başladım. Dört yıl bu bölümde eğitim aldıktan sonra Resim bölümüne geçerken, cam bölümünde edindiğim tecrübeler bana çok fayda sağladı; malzeme bilgim ve farklı disiplinlere hakimiyetim arttı. Bu da sanatımı hem üç boyutlu hem iki boyutlu olarak algılamam da fayda sağladı diyebilirim. Bundan sonraki süreçte resimlerimdeki atmosferleri mekana yaymak ve birden fazla duyuya hitap eden bir atmosfer yaratmak istiyorum. 

Sanatınızda geliştirdiğiniz dilin oluşum aşamalarını dinlemek isteriz. Üslubunuzu belirleyen temel yaklaşımlar neler ve nasıl geliştirilebilir? 


Üslubumun temelleri, çocukken çizmeye başladığım fantastik karakterler ve çizgi romanlara dayanıyor. Bu evrenlerde yaşamayı hep istemişimdir, bu da zamanla kendi görsel dilimi oluşturmanın yolunu açtı. Bu tarzım zaman zaman eleştirilse de kararlı bir şekilde bu doğrultuda üretmeye devam ediyorum. Üslubumu kimi zaman alegorik, kimi zaman ise geleneksel yaklaşımları farklı açılardan ele alarak geliştirmeye çalışıyorum. 

Bir fikri 'bu artık esere dönüşmeli' dedirten o kıvılcım sizde nasıl oluşuyor? 

Bu kıvılcım bazen ani, bazen uzun süren bir sürecin sonunda ortaya çıkıyor. Bir yazı, bir fotoğraf karesi, bir film sahnesi, bir ses ya da sokakta gördüğüm bir detay bile tetikleyici olabiliyor. Genelde küçük notlar alır ya da eskizler yaparım. Aklımda dönüp duran fikirlerden beni heyecanlandıran olduğunda, fazla beklemeden işe koyuluyorum. Hızlı fikir değiştiren bir yapım olduğu için süreci çok uzatmadan; düşünceyi olabildiğince taze tutarak üretmeye başlarım. 

Bir izleyiciyle karşılaşma anı sizin için ne ifade eder? Hiçbir izleyici görmeyecek olsa, yine de sanat yapar mıydınız? Neden? 

İşle baş başa geçirdiğim yalnız zamanların ardından, izleyicinin eserle buluştuğu an her zaman ilginç ve heyecan verici olmuştur. Ancak hiçbir izleyici görmese bile kesinlikle üretmeye devam ederdim. Çünkü benim için en değerli an, o yaratım sürecinde, işle tamamen iç içe olduğum andır. Üretmek benim için bir varoluş biçimi, bir ihtiyaç. İzleyiciyle buluşması ise işlerin başka bir evresi; benim için bu karşılaşmalar ve onlardan doğan çıktılar da en az yaratım süreci kadar değerlidir. 

Sanatsal üretiminizde ileride hangi meseleleri merkeze almayı düşünüyorsunuz? 

Buna bugünden kesin bir cevap vermek zor. Ama genellikle karanlık olanı merkeze alıyorum. İç dünyadaki çatışmalar, bastırılan duygular, insani meseleler beni her zaman etkiliyor. Bu yönelimimin gelecekte de elbette evrilerek devam edeceğini düşünüyorum.



Yorumunuzu bırakın