11 Haziran 2025 Çarşamba

Artist Spotlight ‘Bir Sanatçı Bir Hikaye’: Barış Koçkan

Artist: Barış Koçkan  |  Ed. Seda İstifciel


Decollage Art Space olarak başlattığımız ‘Bir Sanatçı Bir Hikaye’ temalı Artist Spotlight yazı serisinde, her hafta bir sanatçının üretim pratiğine ve sanatsal yaklaşımına odaklanacağız. Bu yazı serisi ile sanatçıların üretim pratiğini ve sanatsal yaklaşımını odağa alarak görünürlüklerini artırmayı amaçlıyor, aynı zamanda farklı disiplinlerden bireysel sanatçıların daha fazla duyulmasına destek olmak, onları sanat profesyonellerine ve sanat dünyasında etkili kişilere ulaşmalarına aracı olmak istiyoruz.

Kurum olarak sanatçılarla sanat ekosistemi arasında sürdürülebilir ve nitelikli bağlar kurmayı önemsiyor, bu röportajlar ile sanatçıların profesyonel sanat süreçlerini geniş kitlelerle buluşturmayı arzuluyoruz. Artist Spotlight serisinin, güncel sanat ortamında karşılaşmalara alan açarak güçlü bir ağ kurmanın da zeminini hazırlayacak bir platform olmasını hedefliyoruz.

Artist Spotlight ‘Bir sanatçı bir hikaye’ projemizin bu serisinde “ODAK” sergimizde yer alan sanatçılarımız ile konuştuk.

İlk konuğumuz Barış Koçkan.

Keyifli okumalar.

Öncelikle sizi kısaca bir tanımak isteriz. Bize kendinizden biraz bahseder misin?

1996 yılında Malatya’da doğdum. 2014 yılında Darende Balaban Çok Programlı Lisesi’nden mezun oldum. 2015 yılında Malatya İnönü Üniversitesi Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Seramik Bölümü’nü kazandım. Öğrenim sürecim boyunca çeşitli workshoplara eğitmen olarak katıldım, aynı zamanda pedagojik formasyon eğitimimi tamamladım. 2019 yılında bölüm birincisi ve fakülte üçüncüsü olarak mezun oldum.

2021 yılında aynı üniversitenin Seramik Ana Sanat Dalı’nda yüksek lisansı birincilikle kazandım ve bu süreci 2024 yılında başarıyla tamamladım. 2022 yılında, mezun olduğum lisede “Hafızadaki Biçim” adlı seramik projemi gerçekleştirdim. Farklı kurumlarda seramik eğitmenliği yaptım, üretim atölyelerine koleksiyon ve tasarımlar hazırladım. Bugüne kadar birçok karma sergide yer aldım. Şu an İstanbul’da yaşıyor ve üretimlerimi burada sürdürüyorum.


Sanat sizin için ne ifade ediyor?

Sanat benim için hem sezgisel hem de düşünsel bir alan. Dış dünyayı olduğu kadar iç dünyayı da anlamlandırma ve dönüştürme imkânı sunuyor. Kimi zaman kavranamayan bir hissin ya da düşüncenin biçime bürünmesini sağlıyor, kimi zaman da sessiz bir karşı duruşun ifadesi oluyor. Malzeme ile olan ilişkim, bu sürecin en temel taşı; toprakla kurduğum diyalog, çoğu zaman sözlü anlatımdan daha güçlü.

Sanat yapma pratiğinde sizi besleyen ‘an’lar neler?

Zamanın akışını unuttuğum, kontrolü bıraktığım anlar daha çok beni besliyor.  Çalışırken bir formun tesadüfi ama anlamlı şekilde oluşması ya da beklenmedik bir dokunun ortaya çıkması, süreci neredeyse ritüelistik kılıyor. Bazen bir geometriyle, bazen yersiz bir çatlakla, bazen de kıvrılmış bir formla… O anlar bana sanatın planla değil, sezgiyle de şekillenebileceğini hatırlatıyor. Bazen de yapacağım formu planlayarak yapıyorum ama üzerinde kullandığım geometrik ya da dokusal biçimler yine sezgisel olarak ortaya çıkıyor. Yani beni besleyen aslında o an içinde bulunduğum duygu hali diyebilirim.

Yaşam deneyiminiz sanat pratiğinizi nasıl şekillendirdi ve etkiledi? Gelecekte üretim pratiğinize dahil etmeyi düşlediğiniz yeni bir malzeme, tema ya da yöntem var mı?

Hayatta karşılaştığım durumlar, duygusal birikimler, insan ilişkileri, aidiyet arayışı ve kimlik üzerine düşünüşüm üretimime doğrudan yansıyor. Bu etkiler aslında sonradan fark ettiğim duygular olarak karşıma çıkıyor ve yalnızca konu olarak değil; biçim, yüzey ve form dili üzerinden kendini gösteriyor.

Çalıştığım malzeme seramik olduğu için genellikle seramiğin hakim olduğu işler yapmaya özen gösteriyorum ancak bazen bu durum değişiklik gösterebiliyor. Burada kullanacağım farklı bir malzemenin esere kattığı değeri sorgulayarak ilerlemeyi tercih ediyorum. Şu anda bazı çalışmalarımda ahşap kullanıyorum ancak gelecekte cam, metal ve ışık gibi malzemelerle de farklı etkileşimler kurmak istiyorum. Bu malzemeler yardımcı olarak eserde kendine yer edinebilir. 


Sanatınızda geliştirdiğiniz dilin oluşum aşamalarını dinlemek isteriz. Üslubunuzu belirleyen temel yaklaşımlar neler ve nasıl geliştirilebilir?

Sanatsal dilim, zamanla kendiliğinden oluşan ama bilinçli yönlendirmelerle şekillenen bir yapı taşıyor. Soyut dışavurumculuk ile kavramsal sanat arasında bir yerde konumlanıyorum. Yüzeydeki dokularla sezgiyi, biçimlerdeki geometriyle ise düşünsel zemini ifade etmeye çalışıyorum. Bu dili geliştirmek için hem malzeme denemelerine hem de okuma, yazma ve gözleme önem veriyorum. Her yeni üretim, bir öncekinin devamı ya da onunla bir çatışma içinde oluyor.

Bir fikri 'bu artık esere dönüşmeli' dedirten o kıvılcım sizde nasıl oluşuyor?

O kıvılcım genellikle bir fikirle değil de daha çok bir hisle geliyor. Gözlemlediğim bir durum, dinlediğim bir hikâye ya da bazen sadece zihnime takılan bir imge tetikleyici olabiliyor. Eğer o duygu içimde dönüp dolaşıyor ve başka şeylere dönüşmüyorsa, onun bir işe evrilmesi gerektiğini anlıyorum çamurun başına geçiyorum. Bu süreç oldukça organik ve net bir karar anından çok, yavaşça gelişen bir kararlılık hissiyle ilerliyor.


Bir izleyiciyle karşılaşma anı sizin için ne ifade eder? Hiçbir izleyici görmeyecek olsa, yine de sanat yapar mıydınız? Neden?

İzleyiciyle karşılaşma anı bana göre işin başka bir yaşam formuna büründüğü an. Benim sezgisel olarak ürettiğim bir yapının başka bir zihinde yeniden yorumlanması, üretimin tamamlayıcı parçası olarak görüyorum. Ama izleyici olmasa da bir şeyler üretmeye devam ederim; çünkü sanat benim için öncelikle bir düşünce pratiği yani bir iç gereklilik. İzleyiciyle karşılaşmak bu süreci zenginleştiriyor, ama varlık sebebi o değil.

Sanatsal üretiminizde ileride hangi meseleleri merkeze almayı düşünüyorsunuz?

Genel olarak sezgisel yaklaşımlarım doğrultusunda konuyu belirliyorum ve şu anlık çalışmalarımda insan-doğa ilişkisi, insan-insan ilişkisi, denge arayışı ve bireysel hafıza yani bilinçaltı ve bilinç gibi konuları merkeze almaya devam edeceğim. Aynı zamanda insanın varoluşsal yalnızlığı ve bu yalnızlığın biçimsel olarak nasıl tezahür ettiğine dair daha soyut çalışmalar üretmeyi planlıyorum. Biçim ve içerik benim için önemli olan iki kavram ve ilişkisini yeniden tanımlayan bir üretim dili oluşturma çabasındayım.


 


Yorumunuzu bırakın