Eda Çamlı | Ed. Seda İstifciel
Haftalık Sanat Haberleri (10 Mart -17 Mart) :
Ruzy Gallery’den “My Fairy Tale” Sergisi: Masalların Büyüsünde Sanatsal Bir Yolculuk
Ruzy Gallery, genç sanatçıların seslerini bir araya getiren My Fairy Tale (Benim Peri Masalım) adlı grup sergisiyle sanatseverleri masalsı bir keşfe davet ediyor. Türkiye’den ve yurt dışından çağdaş sanatçıları buluşturan sergi, “masal”ı kişisel, toplumsal ve politik manzaraların güçlü bir metaforu olarak ele alıyor.
Hikâye anlatımı, insan doğasının temel taşlarından biri. Tıpkı güzel sanatlar gibi, anlatı da bir yaratıcılık biçimi ve sanatçılar, eserleri aracılığıyla modern dünyanın görsel hikâye anlatıcılarına dönüşüyor. My Fairy Tale sergisinde masallar, semboller ve metaforlar aracılığıyla gerçekliği yeniden kurgulayan büyülü dünyalar yaratıyor. Peri masalları, sosyal normları ve yaşam kalıplarını sorgularken, aynı zamanda siyasi ve toplumsal gerçekleri örtük bir dille eleştirme gücüne sahip.
Sergi, kurguyla gerçeğin iç içe geçtiği bir anlatı alanı oluşturuyor. Masalların geçmişten bugüne uzanan dönüşümüne odaklanan sanatçılar, toplumsal kodları bazen ironik bir dille sorguluyor, bazen de izleyiciyi hayal gücünün sınırlarını zorlamaya davet ediyor. Tıpkı sosyal medyanın, gerçekliği yaratıcılarının vizyonuna göre şekillendiren bir mecra haline gelmesi gibi, peri masalları da bazen gerçeği çarpıtabilir, bazen onu daha da derinleştirerek anlam katmanları oluşturur.
Ruzy Gallery, sanatçıları My Fairy Tale sergisiyle, peri masallarının büyülü ve rüya gibi dünyasından ilham alarak gerçeklik algısını yeniden düşünmeye çağırıyor. Ziyaretçileri ise modern zaman masallarının içinde, hayal gücüyle örülü bir yolculuk bekliyor.
*Görsel, ruzygallery resmi web sitesinden alınmıştır.
İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nden “Romeo ve Juliet”
İstanbul Devlet Opera ve Balesi, klasik balenin en çarpıcı eserlerinden biri olan Romeo ve Juliet ile 15 Mart’ta Atatürk Kültür Merkezi - Türk Telekom Opera Salonu’nda izleyiciyle buluşuyor.
William Shakespeare’in ölümsüz trajedisi, yüzyıllardır sanatın her dalında ilham kaynağı olmaya devam ediyor. Bale dünyasının en önemli yapıtlarından biri kabul edilen Sergey Prokofyev’in Romeo ve Juliet balesi, ünlü koreograf Ricardo Amarante’nin İstanbul Devlet Opera ve Balesi dansçıları için hazırladığı özgün koreografiyle sahneye taşınıyor.
Düşman iki ailenin gölgesinde filizlenen yasak aşkın destansı hikâyesi, Prokofyev’in güçlü müziği ve zarif koreografisiyle unutulmaz bir görsel ve işitsel şölen sunuyor. Romeo ve Juliet, sahnelendiği ilk günden bu yana, klasik bale sanatında hikâye anlatımının en etkileyici örneklerinden biri olarak kabul ediliyor. Aşk, tutku, nefret ve fedakârlık gibi insan doğasının en güçlü duygularını zarif bir estetikle harmanlayan eser, dramatik anlatımı ve teknik incelikleriyle izleyicileri büyülemeye hazırlanıyor.
Romeo ve Juliet prömiyerinin ardından, 19, 20, 26, 27 Mart ve 2, 3, 16, 22, 29 Nisan tarihlerinde Atatürk Kültür Merkezi - Türk Telekom Opera Salonu’nda sahnelenecek.
*Görsel, Anadolu Ajansı resmi web sitesinden alınmıştır.
Belkıs Balpınar’ın Retrospektif Sergisi “Zamanla Dokunanlar” Anna Laudel İstanbul’da
Dokuma sanatında estetik bir devrim yaratan Belkıs Balpınar’ın retrospektif sergisi Zamanla Dokunanlar, 27 Nisan’a kadar Anna Laudel İstanbul’da sanatseverlerle buluşuyor.
Tasarımcı, müzeci, antik kilim araştırmacısı ve sanatçı kimlikleriyle tanınan Balpınar’ın 1986’dan 2024’e uzanan sanat pratiğini yansıtan yaklaşık 20 eserlik seçki, sanatçının öncü yaklaşımına ışık tutuyor. Sergiye, Balpınar’ın kariyerini mercek altına alan özel bir kitap da eşlik ediyor. Geleneksel kilim dokuma (düz yaygı dokuma) tekniğini çağdaş sanatın dinamikleriyle yeniden yorumlayan sanatçı, geliştirdiği deneysel teknikle dokuma sanatına yeni bir boyut kazandırıyor.
Sergi, Anadolu’nun en eski sanat formlarından biri olan kilim dokumayı zaman, mekân ve boyut kavramlarıyla özgürleştiren Balpınar’ın, form ve teoriyi bir araya getiren vizyonunu gözler önüne seriyor. Sanatçı, dokuma sırasında belirli bölümleri bilinçli olarak eksik bırakarak iplikleri iki boyutlu yüzeyden üçüncü ve dördüncü boyuta taşıyor. Albert Einstein’ın zaman ve hız algısının soyut bir uzamda şekillendiği dördüncü boyut teorisinden ilham alan Balpınar, eserlerinde spiral formlar aracılığıyla kozmosa, doğanın ritmine ve biyolojinin içsel düzenine referans veriyor.
Geleneksel halı ve kilim dokuma tekniklerini melezleyerek deneysel bir dile dönüştüren Zamanla Dokunanlar, izleyiciyi sanatçının yıllar içinde geliştirdiği özgün dünyasında keşfe davet ediyor.
* Görsel, Anna Laudel resmi web sitesinden alınmıştır.