Orhun Atmış | Ed. Seda İstifciel
Kapıyı açıp girdabın içine düşmek...
Borusan Contemporary’de bu sezon ABD’li multidisipliner sanatçı Doug Aitken’in “İçimdeki Şehir” sergisi, 17 Ağustos 2025 tarihine kadar ziyaretçilerini ağırlayacak.
Aitken, fotoğraf, medya, heykel ve mimari müdahalelere gibi alanlarda üretimlerini sürdüren bir sanatçı. Borusan Contemporary’nin gerçekleştiği Perili Köşk ise tüm bu alanlarda üretimlere ev sahipliği yapabilecek güzellikte bir alan. Hem mimarisiyle hem de konumuyla. Serginin küratörü Jérôme Sans, açılış günü yaptığı konuşmada da buna vurgu yaptı. İstanbul Boğazı’nın yanı başında, ikinci köprünün hemen altında bulunan mekân, Aitken için biçilmiş kaftandı. Sanatçı, bu sergi için Borusan Çağdaş Sanat Koleksiyonu siparişiyle bir de mekâna özgü eser üretti. Bu hareketli eserin adı “Yükselen Merdiven”. Perili Köşk’ün boğaza bakan balkonlarına çıkan koridorun katları kesen boşluğunda yer alıyor.
“İçimdeki Şehir” ile aynı anda Necmi Sönmez’in küratörlüğünü üstlendiği Borusan Çağdaş Sanat Koleksiyonu seçkisi “Ebedi Prelüd” de ziyaretçilerini bekliyor.
Aitken’in monografik sergisi İçimdeki Şehir, sanatçının 2006’dan 2024’e kadar uzanan üretimlerinden bir seçki sunuyor. Sanatçının üretim yelpazesi çok geniş, o nedenle ürettiği eserlerle ziyaretçileri pasif bir gözlemciden öteye geçirmeye, mekâna özgü kurgulanmış bir deneyimle kentlerin dokusu ve ritmiyle etkileşime sokmaya çalışıyor.
Seyirciye davet
Sergisinin modern yaşamla ilgilendiğini anlatan Aitken, “Farklı karakterlerin bir dizi anlatısı, uzayda hareket ediyor, çeşitli biçimler ve enkarnasyonlar alıyor. Bu, aslında izleyicinin bir diyalog yaratmasıyla ilgili. Yaptığım çalışmalar sorular öneriyor. İzleyicinin bir adım geri atarak kendisi hakkında düşünmesine, zaman içinde bir fikir ya da yankı oluşturmasına veya bir sanat eseriyle tartışmasına olanak tanıyor” diyor.
Aitken’in Perili Köşk’ten de çok etkilendiğini öğreniyoruz: “Mimarisi ve konumuyla gizemli bir kaleyi andıran bu dikey, kırmızı tuğlalı köşk beni çok etkiledi. Boğaz caddenin karşısında, köprü ise sol tarafta. Avrupa’da durup Asya’ya bakıyorsunuz. İnanılmaz bir kesişme duygusu, üst üste binen kültürlerin karmaşıklığı var. Büyüleyici ve başka hiçbir yere benzemiyor. Bu sergi için iç mekânları kullandım ve onları sonsuz hale getirdim. Sonuç olarak, enstalasyonlar oldukça sürükleyici; her biri farklı bir mecra ve farklı anlatılar içeriyor. İçeri girip parlak bir duvarda iyi aydınlatılmış bir dizi resim görmek değil, kapıyı açıp bu girdabın içine düşmek istedim.”
Jérôme Sans ise uzun uzun gezdirerek anlattığı sergiyi şu sözlerle özetliyor: Sürekli ivme kazanan, insanlığın yeni teknolojiyle birlikte görülmemiş bir hızla değiştiği dünyada, Doug Aitken'in eserleri, kendimiz, neyi nasıl yaşadığımız ve şehirlerin değişen yüzleri, yani bugünün ve yarının yüzleri üzerine düşünmeye bir davettir.”
Bağlantı ve yalnızlık
Aitken’in pandemi döneminde ürettiğini öğrendiğimiz üç kanallı film enstalasyonu “Bayraklar ve Enkaz” (2021), karantina dönemini; o ana kadar durmadan akmakta olan bilgi ve insan selinin ortasındaki sessizlik ve soluklanma anını yansıtıyor. Sanatçının mobilite ve doğrusal olmayan anlatılar üzerine yaptığı araştırmaları takiben ürettiği “uyurgezerler (2007)” aynalarla kaplı bir salonda ziyaretçileri ağırlıyor. İçinde çekilmiş fotoğraflara sıkça sosyal medyada denk geleceğiniz kesin. Kişisel olarak en beğendiğim, göze de hoş gelen yerleştirmelerden “3 Modern Figür (nefes almayı unutma)” (2018), cep telefonuna sığabilecek bir boşluğu sıkıca kavrayan, yalnız ve sabit üç parlayan figürü sergiliyor. Temasına uygun şekilde, müzenin iki katı arasındaki geçiş yoluna yerleştirilen fotoğraf serisi pencereler (2007), tren ya da uçak pencerelerinden bir dizi anonim karakteri göstererek yolculuğun ara mekânlarına odaklanıyor. Eserlerin hepsi hareket ile hareketsizliği, aşırı hız ile yavaşlığı, bağlantı ile yalnızlığı konu ediyor ve günümüzün kentsel, fiziksel, dijital ve duygusal ortamlarında insanın yönünü sorguluyor.
EŞ ZAMANLI DİĞER SERGİ: EBEDİ PRELÜD
Küratörlüğünü Dr. Necmi Sönmez’in üstlendiği Borusan Çağdaş Sanat Koleksiyonu’nun yeni seçkisi “Ebedi Prelüd” ise “İçimdeki Şehir” ile eş zamanlı olarak Perili Köşk’te açıldı. Ebedi Prelüd sergisinin her adımında neon heykeller, video yerleştirmeleri, müdahale edilmiş fotoğraflar ve kavramsal çalışmalar ile sunulan görsel deneyim, izleyicilere sanatın farklı boyutlarını derinlemesine inceleme fırsatı veriyor. Uluslararası çağdaş sanatın önde gelen isimlerinin eserlerini bir araya getiren serginin, önemli bir bölümü ilk kez gösterilecek olan, farklı dijital tekniklerle üretilmiş çalışmalardan oluşuyor.