Kumru Yaren Cengiz | Ed. Murat Kadaş
2024 Eylül'de 6. edisyonu ile karşımıza çıkacak olan İstanbul Fringe Festivali'nin Kültür Politikaları Direktörü Zeynep Uğur ile bir röportaj gerçekleştirdik. 2014’ten beri Paris’te yaşayan Zeynep Uğur’dan, İstanbul’da Fringe’in doğuş hikayesini, hedeflerini, bu yılki programı ve altı yıllık sürecin değerlendirmelerini öğrendiğimiz bu röportajda, önümüzdeki 6. edisyona dair hangi performansları kesinlikle kaçırmamamız gerektiğine yönelik tavsiyeler aldık. Keyifli okumalar dilerim.
Kumru Yaren Cengiz: Fringe nedir? Dünya çapında çeşitli yerlerde düzenlenen bu festivali İstanbul’da düzenleyen sizsiniz. Sizin için Fringe nedir, bunu öğrenmek istiyorum. Özellikle de hiç bilmeyen okuyucularımız için soruyorum.
Zeynep Uğur: Yurtdışındaki sanatçıları İstanbul'da izleme imkanı giderek azalıyordu ve biz özellikle bu duruma alan açmak istedik. Bunu görünür kılmak istedik ve aynı şekilde Türkiye'deki sanatçıların da yurt dışına açılacak şekilde işlerini göstermelerine alan açmak istedik.
Bu noktada da özellikle geçen sene bu vizyonumuzu daha görünür kıldığımızı düşünüyorum. O zamana kadar İstanbul'da bir Fringe yaparken hep Fringe’in ne olduğunu, Edinburgh'da kurulduğunu, Edinburgh'un tarihini anlatmak ve benzeri açıklamalar yapmak gerekiyordu. Ama aslında biz bunu kendimize göre yapıyoruz, kendimize göre yorumluyoruz.
Özellikle geçen sene Claire Marin diye Fransız bir filozofun bir kitabını okuyordum. "Kendi Yerinde Olmak" diye çevrilebilir. Herhalde Türkçeye çevrilir. Çevrilmedi henüz ama Fransızca bir kitap. Onu okurken "Fringere" diye bir fiile rastladım. Ve bu çok hoşuma gitti. Çünkü bizim yaptığımız şey de aslında sabit bir isimden ziyade, Fringe budur demektense, bir eylem, sürekli bir hareket yaratmaya çalışmak.
Ben diyemem ki Fringe sadece kenarda kalanları ya da marjinalleri gösterir ya da ana akım festivallerde kendine yer bulamayan işleri gösterir... Biz aslında genel olarak ana akım ve alternatif kavramlarını sorguluyoruz ve ikisi arasında bir geçişkenlik yaratmaya çalışıyoruz. "Fringere" fiili de aslında Fringe’in kökeniyle aynı. Latince’de “içinde kapalı bulunduğumuz bir şeyi dışarıya doğru açmak için bir hareket yaratmak” anlamına gelir.
O nedenle de bazen şehrin en ana akım sahnelerinde de gösterilerimiz oluyor. Tiyatro mekanı olmayan, çok küçük, çok daha underground yerlerde de gösterilerimiz oluyor. Ekipler de aynı şekilde. Yurt dışında çok fazla fon almış, birçok festivalde gösterilmiş işler de geliyor; çok küçük ölçekle, daha yeni başlayan işler de oluyor. Türkiye'den özellikle daha çok böyle işleri görünür kılmaya çalışıyoruz. Dolayısıyla da bizim için Fringe, o ikisi arasında bir geçişkenlik yaratma, bir hareket hali diyebilirim.