Eda Çamlı | Ed. Seda İstifciel
Haftalık Sanat Haberleri ( 2 Haziran - 9 Haziran) :
CANAN’dan Mardin’e Mitolojik Bir Yolculuk
CANAN’ın hayal gücüyle yoğrulmuş kişisel sergisi Kelebek gibi uçmada ruhumuz, Arura Mardin’de kapılarını açtı. 31 Ekim’e dek görülebilecek sergi, sanatçının minyatürden performansa uzanan disiplinlerarası üretimlerini Mardin’in zengin kültürel dokusuyla buluşturuyor.
Adını Ahmet Muhip Dranas’ın bir şiirinden alan sergi, kelebeklerin bahar akşamındaki hafifliğini simgeleyen ilk yapıtla izleyiciyi karşılıyor. CANAN, bu sergide Mardin’in çok katmanlı geçmişinden süzülen mitolojik unsurları – özellikle Şahmaran ve çift başlı yılan gibi figürleri – kendi düşsel karakteri Maran’la harmanlıyor.
“Kelebek gibi uçmada ruhumuz”, masal ile gerçeğin iç içe geçtiği bir anlatı kurarken; kahkahanın şifasını, korkunun çekiciliğini ve mitlerin günümüzdeki yankılarını çağdaş bir yorumla sunuyor. CANAN’ın şiirsel dili, hem bireysel hem kolektif hafızaya hitap eden çok katmanlı bir deneyime dönüşüyor.
*Görsel, arura resmi web sitesinden alınmıştır.
Jorinde Voigt’tan Meditatif Bir Akış: 365 Mevsim
Alman sanatçı Jorinde Voigt’un Türkiye’deki en yeni kişisel sergisi 365 Mevsim, 30 Mayıs–29 Haziran tarihleri arasında Dirimart Dolapdere’de sanatseverlerle buluşuyor. Voigt’un 2023’ten bu yana ürettiği yağlıboya resimlerini ilk kez bir araya getiren sergi, sanatçının pratiğinde yeni bir dönemin kapısını aralıyor.
Zaman, hareket ve algı gibi kavramları müzik, felsefe ve fenomenolojiyle ilişkilendiren üretimleriyle tanınan Voigt, bu kez bakışını doğrudan deneyime yöneltiyor. Sergideki yağlıboya çalışmalar, sanatçının doğadan aldığı renkleri özümseyerek yeni ve akışkan bir yapıya dönüştürdüğü duyusal imgeler sunuyor. Gökyüzünden, bir ağacın yaprağından ya da suyun yüzeyinden gelen bu renkler, bilinçli tercihlerle seçiliyor; doğanın vericiliğine duyulan saygıyla resme aktarılıyor.
Voigt’un imzası hâline gelen paslanmaz çelik heykelleri ve büyük ölçekli desenleri de sergide yer alırken, 365 Mevsim bütünsel bir estetik ve düşünsel alan yaratıyor. Sanatçı, doğayla yeniden bağ kurmayı önerirken, şu soruyu ortaya koyuyor: “İçsel süreklilik hâline kavuşmak, yeniden bütünün parçası gibi hissedebilmek için sudan neler öğrenebiliriz?”
Sergi, günümüzün parçalanmış zaman ve dikkat algısına karşı, duygusal ve algısal akışkanlığa davet sunan meditatif bir deneyim vadediyor.
*Görsel, dirimart resmi web sitesinden alınmıştır.
Yaz Taşçı’dan Kadın Bedenine ve Hafızaya Dair Koyu Bir Anlatı
OG Gallery, Yaz Taşçı’nın Türkiye’deki ilk kişisel sergisi Koyu Çiçekler’e 29 Mayıs–5 Temmuz tarihleri arasında ev sahipliği yapıyor. Sanatçının Paris’te, Cité Internationale Des Arts’daki rezidans sürecinde ürettiği yeni eserlerini bir araya getiren sergi, kadın bedeni, arzu ve yoldaşlık gibi temaları derinlemesine ele alıyor.
Taşçı’nın iç dünyasından süzülen anlatılar, gece ve doğa imgeleriyle örülü kırılgan ama dirençli bir atmosfer sunuyor. Yağlı boya ile katman katman inşa edilen koyu çiçek motifleri, yalnızca bir fon değil; bastırılmış arzuların, sınırlanmış hareketlerin ve korunma ihtiyacının simgesine dönüşüyor. Birbirine yaslanan, birbirini saran kadın figürleri; güvenlik ile tedirginlik, yakınlık ile yabancılık arasında gidip gelen bir gerilim yaratıyor.
Sanatçının resimleri, yüzeyin ötesine geçerek zamanla kalınlaşan hikâyelere, dönüşen hafızalara ve tanıdık gelenin yavaşça yabancılaştığı bir görsel anlatıya dönüşüyor. Koyu Çiçekler, izleyiciyi resimlerin içine tanıklık eden bir konuma yerleştirirken, yakınlık ve gözetlenme arasındaki sınırları sorgulayan yoğun bir deneyim sunuyor.
*Görsel, ogthegallery resmi web sitesinden alınmıştır.
Pera Müzesi’nden 20. Yıla Özel: Çini Sanatına Yenilikçi Bir Bakış
Pera Müzesi, kuruluşunun 20. yılına özel olarak Kütahya çini ve seramik sanatına farklı bir perspektiften yaklaşan Sıradışı Minas: Kütahya Çini ve Seramiklerinde Esin ve Yeniliğin Hikâyesi başlıklı yeni koleksiyon sergisiyle sanatseverleri ağırlıyor. Sergi, 19. yüzyıl sonu ile 20. yüzyıl başında Kütahya çiniciliğini yeniden canlandıran önemli ustalardan Minas Avramidis’in üretimlerine odaklanıyor.
Suna ve İnan Kıraç Vakfı koleksiyonundan seçilen 54 eserin büyük bir kısmı ilk kez izleyiciyle buluşurken, Avramidis’in zanaatını sıradan tekniklerin ötesine taşıyan özgün anlatımı ön plana çıkıyor. Figürlü kompozisyonları, kişisel anlatı dili ve çiniciliğe kazandırdığı yeni üslup ile sergi, geleneksel formlara hayal gücünün eşlik ettiği bir yaratım sürecini görünür kılıyor.
Sergide ayrıca, 2025 yılı başında vakfa bağışlanan Sotiris Christidis’in taşbaskıları ile Avramidis’in bu kaynaklardan esinle ürettiği Genovefa Serisi ilk kez bir arada sergileniyor. Kütahya’dan Atina, Selanik ve Kudüs’e uzanan ustalık mirası, sanatçının üretimi üzerinden kültürel bir köprünün izini sürüyor.
Sıradışı Minas, çini sanatının tarihsel sürekliliğini duygusal ve kültürel katmanlarıyla birlikte ele alırken, izleyiciyi zanaatkârlığın hayal gücüyle birleştiği bir yolculuğa davet ediyor.
*Görsel, pera müzesi resmi web sitesinden alınmıştır.